Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Davası ile ilgili tebliğnamesini hazırladı.
Başsavcılık, TCK 312. madde uyarınca "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala ile "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18 yıl hapis cezası verilen Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye verilen cezanın onanmasını, Mücella Yapıcı hakkındaki kararın ise bozulmasını istedi.
14 Mayıs seçimleri sonrası Can Atalay'ın milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesi üzerine gözler uzun süredir Yargıtay'ın atacağı adımdaydı.
Atalay'ın tahliyesi için yapılan başvurular uzun süre yanıtsız kaldı. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Zafer Şahin tarafından hazırlanan tebliğname UYAP'a yüklenmek yerine sanıkların e-devlet heaabına yüklendi.
Tebliğnamede Osman Kavala, Ali Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Can Atalay ve Tayfun Kahraman hakkında Gezi eylemleri sırasında yapılan toplantılar gerekçe gösterilerek 'gizlilik içinde', 'aynı amaca yönelik' ve 'organizasyon içerisinde' hareket ettikleri öne sürüldü.
Tebliğnameyi hazırlayan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Zafer Şahin, yedi kişi hakkında "TCK'nın 312. maddesi gereğince sanığın mahkumiyetine karar verilmesi" yönünde görüş bildirdi.
Mücella Yapıcı hakkında ise savcılık, "Sanığın, Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş üzerinden oluşturulan organizasyona daha sonra dahil olan Taksim Dayanışma çatısında yer aldıktan sonra daha önce Gezi parkında gerçekleştirilen gösterilere en ön safta dahi katılmış ise de..." görüşünü savunmasına rağmen yeterli delil elde edilemediğinden hakkındaki mahkumiyetin bozulması yönünde görüş bildirdi.
Başsavcılık tarafından hazırlanan tebliğname, davaya bakacak olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi açısından bağlayıcı bir nitelik taşımıyor. Ancak Can Atalay açısından cezanın onanmasının talep edilmesi nedeniyle 'hemen tahliye' kararı beklentisi zayıflıyor.
Atalay için 14. madde hatırlatması
Tebliğnamede, Can Atalay'ın mahkûm edildiği suçun, "5237 sayılı TCK'nın 302 ila 308. maddelerinde 'Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar' ile 309 ila 316. maddelerinde 'Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar'ın Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken suçlar arasında yer aldığı" savunularak şöyle denildi:
"2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK'nın 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, sanık müdafilerinin 26/05/2023 tarihli dilekçelerinde bildirdiği müvekkilleri hakkında DURMA kararı verilmesinin gerektiği düşüncesine iştirak edilememiştir."
14 Mayıs seçimlerinde TİP'ten Hatay Milletvekili seçilen ve 25 Mayıs'ta mazbatası avukatı tarafından alınan Can Atalay için aynı gün UYAP üzerinden ve 26 Mayıs'ta doğrudan Yargıtay'a tahliye başvurusunda bulunulmuştu.
Atalay'ın avukatları, TBMM tarafından milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması kararı verilmeden yargılamaya devam edilemeyeceğini belirterek, Yargıtay'dan yargılama bakımından durma kararı verilmesini ve Atalay'ın tahliye edilmesini talep etmişti. Tahliye talebi dilekçesinde avukatlar, Anayasa'nın 14'üncü (Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması), 67'nci (Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları) ve 83'üncü (Yasama dokunulmazlığı) maddelerine atıfta bulunmuştu.