Bir eğitim çalıştayı için İstanbul Büyükada’da toplanan, farklı sivil toplum örgütlerine mensup 10 insan hakları savunucusu, çalıştayın 5. günü olan 5 Temmuz 2017’de düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı. 10 hak savunucusundan 8’i tutuklanırken, 2’si adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Üç ay sonra açıklanan İddianamede, şüpheliler arasında bir hak savunucusunun daha eklendiği görüldü. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, ulusal ve uluslararası düzeyde tepki ve kampanyalara yol açan davanın karar duruşması 3 Temmuz 2020’de görüldü.
Türkiye, 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da yapılan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ne (tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) ilk imza koyan ülke.
İzmirli LGBTİ+ aktivisti İsmail Temel, 5 Ağustos 2020’de İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için Alsancak’ta düzenlenen eylemde polis tarafından darp edildi. Gözaltına alınırken gördüğü şiddet üzerine bayılan Temel, ambulans yerine polis aracına alınarak hastaneye götürüldü. Daha sonra “görevi yaptırmamak için direnme” mukavemet etmek” iddiasıyla ifadeye çağrıldı. Rızası dışında ailesine cinsel yönelimi açıklanan Temel, evini ve işini kaybetti.
Türk-İş’e bağlı Deriteks Sendikası’nın İzmir Şube eski Başkanı ve Genel Başkanı Makum Alagöz hakkında bugüne kadar pek çok kez deri-tekstil alanında faaliyet gösteren şirketler tarafından tazminat ve ceza davaları açıldı. Şu anda da sendika üyesi işçilerin çalışma koşullarıyla ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımlarından dolayı açılmış dört ayrı davadan yargılanıyor.
43 yıllık TCDD çalışanı Tugay Kartal, 29 yıldır sendikalı, 15 yıldır Haydarpaşa Dayanışması’nın etkin bir üyesi. Sendikal hak mücadelesi nedeniyle bugüne kadar pek çok kez idari soruşturma ve maaştan kesme cezası ile karşılaştı. İş bırakma eylemleri nedeniyle yargılandı. Bu davalardan biri halen devam ediyor. Haydarpaşa Dayanışması adına bir demiryolcu olarak basına verdiği demeçler nedeniyle başlatılan iki idari tahkikat da sürüyor.
Doğaya ve yaşam alanlarına karşı işlenen suçlara görünürlük kazandırarak bu alanda hak savunuculuğu yapan Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Ekber Barmağıç, 30 Haziran 2020’de gözaltına alındı, dosyada “gizlilik kararı” olduğu gerekçesiyle avukatlarına bilgi verilmeden dört gün gözaltında tutuldu. 3 Temmuz 2020’de Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılarak tutuklandı. İlk duruşmasında serbest bırakılan Barmağıç, "terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezasına mahkûm edildi.
COVID-19 salgınıyla birlikte başlayan sokağa çıkma kısıtlamaları, barışçıl protestoların bastırılmasının, engellenmesinin aracı haline getirildi. Temmuz 2019’dan itibaren Kazdağları’nda tutulan Su ve Vicdan Nöbeti katılımcılarına, sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen nöbet alanını terk etmedikleri için 500 bin liranın üzerinde para cezası kesildi.
COVID-19 salgını sürecinde işçi sendikalarına yönelik baskılar artış gösterdi. DİSK’in 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkması engellendi, yöneticileri gözaltına alındı. Salgına rağmen fabrikalarda işçilerin çalışmaya zorlandığını sosyal medyada duyuran DİSK/Tekstil Gaziantep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, yerel basın tarafından hedef gösterildi ve gözaltına alındı; savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı. 2021’de DİSK’teki görevine açıklama yapılmaksızın son verilen Türkmen, ardından Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası’nı (BİRTEK-SEN) kurdu.
Temel çalışma alanı, kadına yönelik şiddetin her türüyle mücadele etmek olan Rosa Kadın Derneği’nin yöneticileri ve üyeleri, Mayıs 2020’den bu yana art arda düzenlenen polis baskınlarıyla gözaltına alındı, tutuklandı. Kurucularına ve yönetim kurulu üyelerine, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla dava açıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Bitlis Şube Başkanı iken gözaltına alınıp tutuklanan, o sırada aynı zamanda Uluslararası Af Örgütü Bitlis temsilcisi olan Hasan Ceylan, kentteki toplu mezarların ülke gündeminde tartışılmasını sağlayan, barış için inisiyatif alan, birçok sivilin yaşam hakkının güvenceye kavuşması için risk ve sonuç alan bir hak savunucusu. Kalp damar hastalığı olan ve düzenli ilaç kullanması gereken Ceylan, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla hüküm giydi ve halen cezaevinde.