700. Hafta davası
Mahkeme: İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2020/559
27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi ve basın açıklaması düzenleyerek gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700’üncü hafta buluşmasına polisin müdahale etmesi nedeniyle açılan davanın sekizinci duruşması, hakimin izinli olması nedeniyle iki kez ertelendikten sonra 3 Kasım 2023’te İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
En son 21 Eylül 2022 tarihinde görülen duruşma öncesinde İstanbul Adliyesi önünde Cumartesi Anneleri/İnsanları tarafından gerçekleştirilecek olan basın açıklaması Kağıthane Kaymakamlığı’nca verilen yasaklama kararı uyarınca polis tarafından engellenmiş, basın açıklaması için bir araya gelen kayıp yakınları, hak savunucuları, sivil toplum temsilcileri ve avukatlar geniş bir çembere alınmıştı. Polislerin bir koridor açarak müsaade etmesiyle, aralarında kayıp yakınları, hak savunucuları, avukatlar ve milletvekillerinin bulunduğu bir grup duruşma salonuna gitmek üzere adliye kapısına gelmiş fakat aralarında davada yargılananların da olduğu bazı hak savunucuları ile avukatlar gözaltına alınmıştı. Müdafi sıfatıyla duruşmaya katılan avukatlar, davada yargılanan bazı kişilerin ve avukatlarının gözaltına alınmış olmasının adil yargılama koşullarının oluşmasını engellediğini söyleyerek savunmalar için bir sonraki celseye kadar süre istemişti. Bir sonraki duruşma 3 Şubat 2023 tarihine ertelenmiş, ertelenen duruşma tarihinde hakimin izinli olması nedeniyle 7 Temmuz gününe yeni bir duruşma tarihi verilmişti. 7 Temmuz 2023 tarihinde yine hakimin izinli olması nedeniyle bir sonraki duruşma 3 Kasım 2023 tarihine ertelenmişti.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşması Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştı. Polisin biber gazı ve kalkanlarla sert müdahale ettiği eylemde çok sayıda kayıp yakını gözaltına alınmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “İzin vermedik çünkü artık bu istismarın ve kandırmacanın son bulmasını istedik. Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” diyerek polis müdahalesini savunmuştu.
Polisin müdahalesinden sonra Galatasaray Meydanı demir bariyerler ve zırhlı araçlarla çevrilerek kayıp yakınlarına yasaklandı. Ardından kayıp yakınları bir süre İnsan Hakları Derneği önünde polis kordonu içinde basın açıklaması yapabildiyse de bu basın açıklamaları da yasaklandı.
Kayıp yakını ve insan hakları savunucusu 46 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede 699 hafta boyunca gerçekleştirilen eylemin “izinsiz” olduğu iddia edildi.
İddianamede, kayıp yakınları ve hak savunucularının Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununu ihlal ettikleri iddiasıyla altı aydan üç yıla dek hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.
İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava devam ederken, Anayasa Mahkemesi Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018 tarihinde düzenlenen 700. hafta buluşmasının Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanmasının ve polisin sert müdahalesinin Anayasa’nın 34. maddesince garanti altına alınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının” ihlali olduğuna dair iki ayrı karar verdi (Maside Ocak Kışlakçı başvurusu, B.No: 2019/21721, 16/11/2022; Gülseren Yoleri başvurusu, B.No: 2020/7092, 29/3/2023).
Duruşma Öncesi
Önceki duruşmalardan farklı olarak bu duruşmanın öncesinde basın açıklaması yapılmadı. Duruşma ise katılımın yoğun olması sebebiyle davanın görüldüğü İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin salonunda değil İstanbul Adliyesi’nin en büyük salonu olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda görüldü. Mahkeme salonunun olduğu koridorun girişinde bir turnike ve etrafında çok sayıda adliye güvenlik görevlisi bulunuyordu. Sırasıyla önce sanıklar, sonra avukatlar ve stajyer avukatlar, en son da gözlemciler ve kayıp yakınları ile hak savunucularına destek olmak için gelen herkes turnikeden tek tek geçirilip salona alındı.
Saat 14.00’te başlaması planlanan duruşma sekiz dakikalık bir gecikmeyle saat 14.08’de katibin davada yargılanan kayıp yakınları ve hak savunucularının kimlik tespitini yapmasıyla başladı. Salonun ses sistemindeki sorunlar sebebiyle duruşma boyunca özellikle hakim ve savcının konuşmalarını duyabilmek zaman zaman herkes için zor oldu.
Duruşma Salonunun Görünümü
Duruşmayı izlemeye gelenler arasında Hafıza Merkezi, TİHV, MLSA, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, EuroMed Rights gibi sivil toplum kuruluşları ile hak savunucuları ve gazeteciler bulunuyordu.
Duruşmanın Seyri
Sanık müdafileri Av. Oya Meriç Eyüboğlu, Av. Emine Özhasar, Av. Ahmet Cihan, Av. Direnç Yüksel, Av. Gülseren Yoleri, Av. Nermin Kaplan, Av. Ümmühan Kaya, Av. Davut Arslan, Av. Mehmet Kartal, Av. Ömer Kavili, Av. Eylem Arzu Kayaoğlu, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi adına Av. Elife Doğru ve Av. Mücahit Erenkutlukduruşmada hazır bulundu.
Saat 14.17’de ilk sözü alan Av. Ahmet Cihan UYAP üzerinden dilekçe sunduklarını belirtti ve “Suç yoktur, bu sadece sanıklar üzerinde bir baskıdır, siyasal nedenlerle cezalandırılmadır.” dedikten sonra Anayasa Mahkemesi’nin kötü muamele yasağının ihlal edildiği yönünde verdiği 700. haftayla ilgili 16/11/2022 tarih ve 2019/21721 başvuru numaralı kararı ile 704. haftayla ilgili 19/10/2022 tarih ve 2019/18583 başvuru numaralı kararını hatırlattı. Cumartesi Anneleri/İnsanlarının “bırakın kamu düzenini bozmayı, trafiği dahi aksatmayan bir grup” olduğunu ekleyen Av. Ahmet Cihan “699 hafta boyunca bir sorun yoktu, 700. haftada ne oldu?” diye sorup dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 27 Ağustos 2018 tarihli açıklamasını işaret etti. Toplantı ve gösteri hakkına vurgu yaptıktan sonra müvekkillerinin sürüklenerek götürüldüğünü, güvenlik güçlerinin müdahalesinin hukuka aykırı olduğunu belirtti. Duruşmanın devam etmesinin de hak ihlali olduğunu vurgulayan Av. Cihan, dilekçelerinde beyan ettiği derhal beraat kararı talebini tekrarladı ve sorgulara geçilmemesini talep etti.
Av. Cihan’ın talebi üzerine duruşma savcısından mütaalası soruldu. Savcının mütalaası, ses sistemi nedeniyle izleyicilerin bulunduğu kısımda tam olarak duyulamadı. Bu esnada söz alan Av. Ömer Kavili’nin “duruşma savcısının mütalaasının gerekçesi olmalı” şeklindeki beyanından derhal beraat kararının reddi yönünde mütalaa verildiği anlaşıldı. Av. Kavili, duruşma savcısının mütalaasını değiştirmesini talep etti.
Hakim duruşma savcısından yeni mütalaa istemedi, bu duruma Av. Kavili itiraz etti. Bu esnada Av. Oya Meriç Eyüboğlu söz aldı ve derhal beraat talebini tekrarladı. Hakim kürsüden ayrılarak hakimler için ayrılan kapıdan duruşma salonunu terk etti. Bir dakika sonra duruşma salonuna dönen hakim, kürsüye geçti ve derhal beraat kararı verilmesi talebinin reddine dair ara kararını açıkladı. Hakimin kısa süreli olarak duruşma salonundan ayrılmasının, duruşma salonundaki kalabalık nedeniyle talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara vermek yerine kendisinin usulen salondan çıkmasına yönelik olduğu düşünüldü.
Derhal beraat taleplerinin reddine dair ara kararın açıklanmasının ardından duruşmaya katılan ancak henüz beyanda bulunmayan bazı sanıkların dinlenmesine geçildi. Müdafiler ortak karar olarak sanıkların ifadelerinden hemen sonra savunma yapmayacaklarını, yargılamanın hızlanması için sonraki duruşmada esasa ilişkin savunma yapacaklarını belirttiler. Duruşmada dinlenen on sanığın tamamı hakimin sorusu üzerine beraat edeceklerine inandıkları için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini istemediklerini ancak duruşmalardan vareste tutulma talepleri olduğunu beyan etti. Duruşmada hazır bulunan iki sanık ise ek savunma için süre istedi.
Duruşma savcısı, dinlenen sanıklara herhangi bir soru yöneltmedi; mütalaası ise izleyicilerin oturduğu yerden tam olarak duyulamadı.
Ara Kararlar
Sanıklar hakkında yürürlükte bulunan 2911 sayılı yasanın 32/1 maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açıldığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/248 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararı ile yasak gerekçesi dikkate alındığında derhal beraat kararı verilebilmesi için ilk bakışta iddia edilen eylemin suç oluşturmayacağı halinin bulunması gerektiği, iddia edilen delillerin tartışılarak delil değerlendirilmesi gereken durumlarda bu müessesenin söz konusu olmayacağı, düzenlenen iddianamede suç oluşturduğu iddia edilen fiilin ilk bakışta derhal beraat kararı verilmesi gereken hale girmediği, delil takdiri yapılması gerektiği anlaşıldığından bir kısım sanıklar müdafiilerin derhal beraat kararı verilmesine yönelik taleplerinin reddine, bu kararın esas karar ile birlikte kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğuna, bir kısım sanıklar müdafiilerine mütalaaya karşı yapmış olduğu itirazlarına yönelik mahkemenin iddia makamının mütalaasına müdahale etme hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından reddine,
Sanık Cihan Oral Gülünay hakkındaki CMK’nın 109/3-a maddesi uyarınca verilen “yurt dışına çıkamamak” şeklindeki adli kontrol kararının devamına ve bu adli kontrol tedbirinin 01/03/2024 günü saat 10:00’da tekrar gözden geçirilmesine,
Savunması alınmayan sanıklar Ataman Doğa Kıroğlu, Ezgi Çevik, Leman Yurtsever, Muhammed Emin Ekinci, Özer Oymak, Saime Sebla Arcan Tatlav, Jiyan Tosun ve Ramazan Bayram’ın müdafiilerine müvekkillerini hazır etmeleri için bir sonraki duruşma gününe kadar süre verilmesine, ayrıca savunması alınmayan sanıklara duruşma gün ve saatini bildirir SMS gönderilmesine,
Bir sonraki duruşmanın yine adliyenin iki büyük salonundan birinde yapılabilmesi için yazı yazılmasına karar verildi.
Bir sonraki duruşma 5 Nisan 2023 tarihinde saat 10.00’da görülecek.