Mahkeme: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2020/117
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde kentteki silahlı çatışmaların kültürel miras varlıkları üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekmek amacıyla 28 Kasım 2015 günü Dört Ayaklı Minare önünde yapılan basın açıklaması sonrasında PKK üyeleri ile polisler arasında çıkan çatışmada Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi başından vurularak hayatını kaybetti. Aynı çatışmada Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur isimli polis memurları da hayatını kaybetti. Londra Üniversitesi Forensic Architecture (Adli Mimarlık) bölümü Diyarbakır Barosunun başvurusu üzerine 2019 yılında hazırladığı raporda, Tahir Elçi’nin sokakta ateş eden üç polis memurundan birinin ateşiyle öldürülmüş olabileceğine dair görüş bildirdi. Elçi’nin öldürülmesinden 5 yıl sonra hazırlanan iddianamede, çatışmanın yaşandığı sokakta bulunan polis memurları Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan’a “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme”, PKK üyesi Uğur Yakışır’a ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlamalarıyla dava açıldı. Mahkeme heyeti, Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerini gören Mardin Kebap Evi’nin sahibi İ. E. tanık olarak ifadesinin alınması için 7 Eylül’de açtığı celse, tanığın ölümü nedeniyle ifadesi alınmadan kapatılmıştı. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Tahir Elçi Davasının 7. Duruşması 23 Kasım 2022 tarihinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Duruşma öncesinde, Diyarbakır Valiliği, kentteki toplantı, yürüyüş ve benzeri kitlesel eylemlerin 21-27 Kasım tarihleri arasındaki 7 gün süre ile yasaklamıştı. Diyarbakır Adliyesi önünde, çevresindeki cadde ve sokaklarda çok sayıda zırhlı araç ve çevik kuvvet polisi bekliyordu. Adliye binasına girebilmek için iki ayrı arama noktasında kurulan iki X-Ray cihazından geçip GBT kontrolü yapıldığına dair kâğıt pusulayı polise verdikten aldıktan sonra adliye binasına girebildim. Davaya bakan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunun küçük olması, izleyici ve katılan sayısının fazla olması nedeniyle bu celsenin de adliyedeki en büyük salon olan Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda görüleceğini öğrendim. Mahkemenin bir önceki duruşmanın ara kararında bugün görülecek duruşmada gerekli güvenlik tedbiri alınması hususunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verilmişti. Salonun kapısının önünde ve çevresindeki banklarda çok sayıda çevik kuvvet polisi ve sivil polis bekliyordu. Daha önce görülen iki duruşmanın aksine bu duruşmaya yoğun ilgi ve katılım vardı. Duruşmanın başlamasına yarım saat kalmasına rağmen salonun önü ve avukatlar için ayrılan bölümde davayı izlemek için gelen çok sayıda avukat ve insan hakları savunucusu bekliyordu.
Davanın başlayacağı saate yakın duruşma salonuna girmek için kapıda bekleyen avukatlara, polis ve mahkeme mübaşiri, Diyarbakır Barosu’nun mahkemeye gönderdiğini söylediği 67 kişilik listede isimleri yer alan kişileri salon alacağını söyledi. Listede avukatlar dışında duruşmaya izlemeye gelenlerin ismi yoktu. Elinde liste olan polis ise bu uygulamaya itiraz eden avukatlara bunun Mahkeme Başkanı’nın talimatı olduğunu ileri sürdü. Bu haberi alan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren ve Yönetim Kurulu üyeleri duruşma salonunun önüne gelerek mübaşir ile konuştu. Bu uygulamaya tepki gösteren Av. Nahit Eren bunun kabul edilemez olduğunu söyleyerek Mahkeme Başkanı ile görüşmek istediğini söyledi. Mübaşirin telefonla arayıp durumu anlattığı mahkeme başkanının talimatı ile herkes duruşma salonuna alınmaya başlandı. Salonun girişinde bekleyen polisler, sırayla avukatların kimliğine baktıktan sonra salona aldı. Polis, gazeteci ve dava gözlemcilerinin kurum tanıtım kartlarını inceleyip telefonla fotoğrafını çekti. Bunu neden yaptığını sorduğumuzda, Mahkeme Başkanı’nın talimatıyla yapıldığı söyledi. Ardından gazeteciler ve dava gözlemcilerini avukatlardan sonra salona aldı.
Duruşma salonuna giden labirent şeklindeki koridor boyunca polisler hizalanmıştı. Avukatlardan sonra alındığımız için salonda oturacak yer bulmakta zorlandık. Salonda yer olmadığı için duruşmayı birçok avukat gibi sanık sandalyesinde izledik. Herkes duruşma salonundaki yerini almasına rağmen mahkeme heyeti, yarım saatlik gecikmeyle saat 10.30’da duruşma salonundaki yerlerine geldi.
Duruşmaya Katılım
Türkan Elçi katılan taraf için ayrılan kısımda ve avukatlarının yanında, Tahir Elçi’nin kardeşleri Mehmet Elçi ve Ömer Elçi duruşmayı sanık sandalyesinde izledi.
Tahir Elçi Davası Komisyonu üyesi ve katılan vekilleri Av. Mehdi Özdemir, Av. Mahsum Batı, Av. Evin Batı, Av. Aynur Tuncel Yazgan, Av. Tuğçe Duygu Köksal, Av. Mehmet Ali Koç, Av. Orhan Kemal Cengiz, Av. Zahide Beydağ Tıraş Öneri, Av. Taner Kılıç, Av. Erdal Doğan, Av. Özlem Yılmaz, Av. Fikret İlkiz, Av. Benan Molu, Av. Muhammed Neşat Girasun, Av. Mürsel Ekici, Av. Mahsuni Karaman, Av. Gamze Yalçın, Av. Mehmet Emin Aktar, Av. Cihan Aydın, Av. Murat Timur, Av. Serdar Özer ile davaya katılma talebi kabul edilen Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren ve pek çok avukat salondaki yerlerini aldı. Katılan avukat sayısının fazla olması nedeniyle salonda sanık avukatları için ayrılan bölüme katılan avukatları oturdu.
Tutuksuz yargılanan sanık polisler Mesut Sevgi Hatay’dan, Fuat TanElazığ’dan ve müdafii Av. Muammer Çolakoğlu Bingöl’den, Sinan Tabur ve müdafi Av. Mehmet Ali Köroğlu Malatya’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Sanıkların SEGBİS görüntülerinin yansıtıldığı salonun solundaki ekranın küçük olması nedeniyle sanıkların yüzlerini ve hareketlerini görmek zorlaşıyordu. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Avukatlar Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Gökhan Bozkurt, TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Nizam Dilek ve Av. Ali Bayram, Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu, Antalya Barosu Başkanı Av. Hüseyin Geçilmez, Samsun Barosu Başkanı Av. Pınar Gürsel Yıldırım, Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz, Artvin Barosu Başkanı Av. Ayla Varan, Hatay Barosu Başkanı Av. Cihat Açıkalın, Kırıkkale Barosu Başkanı Av. Mutlu Korkmaz, Tunceli Barosu Başkanı Av. Fatma Kalsen, Kars Barosu Başkanı Av. Fettah Çapkurt, Batman Barosu Başkanı Av. Erkan Şenses, Mardin Barosu Başkanı Av. İsmail Elik, Hakkari Barosu Av. Ergün Canan, Siirt Barosu Başkanı Av. Muhammet Alptekin, Ağrı Barosu Başkanı Av. Serdar Günakın, Şanlıurfa Barosu Başkanı Av. Abdullah Öncel, Bingöl Barosu Başkanı Av. Ömer Faruk Hülakü, Van Barosu Başkanı Av. Sinan Özaraz, Muş Barosu Başkanı Av. Kadir Karacelik, Şırnak Barosu Başkanı Av. Rojhat Dilsiz ile Bursa, Gaziantep, Adıyaman, Bitlis, İzmir, Ankara, Adana, Hatay, Kırıkkale, Mardin ve Siirt Barolarından Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Rotherdam Barosu Başkanı ile Amsterdam Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ile CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Araştırma ve İnceleme Komisyon Başkan vekili Av. Sezgin Tanrıkulu, Hafıza Merkezi, MLSA, Af Örgütü, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı yöneticileri ile kentteki sivil toplum örgütlerinin temsilcileri duruşmaya gözlemci katıldı. Duruşmayı ayrıca DW Türkçe, Mezopotamya Ajansı, Artı TV muhabirleri izledi. Duruşma salonda güvenlik için az sayıda çevik kuvvet ve sivil polis bulunuyordu.
Duruşmanın Seyri
Mahkeme katibi, duruşmaya katılan tarafların yoklamasını yapıp isimleri tutanağa geçirdi. Ardından, celse arasında yazılan müzekkerelere verilen cevaplar okunarak duruşma tutanağına geçirildi. Geçen celse mahkeme heyetinin tanık olarak dinlenilmesine karar verdiği dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesinden vazgeçilmesi yönündeki duruşma savcısının mahkemeye sunduğu yazı tutanağa geçirildi. Savcının 19 Eylül’de gönderdiği söz konusu yazıda “Ahmet Davutoğlu’nun yargılamaya konu olay hakkında görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı, bu itibarla tanık olarak dinlenilmesinin dosyaya hukukî anlamda herhangi bir katkısının olmayacağı ve esasa etki etmeyeceği”ni belirten mahkemenin kurduğu ara kararından rücu etmesini istedi. Mahkeme oy çokluğuyla aldığı kararla, bugün görülen duruşma gününü beklemeden 19 Eylül’de kurduğu ara kararla Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesinin dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle vazgeçtiği tutanağa geçirildi. Katılan Türkan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Diyarbakır Barosu ve dava avukatlarının davada dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu tanık olarak dinleme kararından vazgeçen Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyet üyesi bir hakim hakkında tarafsızlıklarını yitirdikleri gerekçesiyle yaptığı reddi hakim talebinin bir üst mahkeme tarafından reddedildiği tutanağa geçildi.
Sanıklardan Tek Cümlelik Savunma: Bir Diyeceğim Yok
Mahkeme, duruşmanın uzamaması, duruşma salonundaki yaşananların eksiksiz olarak kaydedilmesi için duruşmanın sesli ve görüntülü kaydedilmesine karar verdi. Ardından Mahkeme Başkanı, celse arasında dava dosyasına gelen ve okunan yazılara ilişkin söz verdiği sanıklar Fuat Tan, Sinan Tabur ve Mesut Sevgi gelen evraklara karşı bir diyeceğinin olmadığını söyledi. Sanık avukatları ise gelen evraklardaki aleyhte olan hususları kabul etmediği belirtti. Bu sırada söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, duruşmaya katılanların isimlerini okuyarak, katılımlarından dolayı teşekkür ederek konuşmasına başladı. Eren, usule dair taleplerinin olduğunu ve bunun duruşma tutanağına geçirilmesi gerektiğini söyleyerek, ilk defa duruşmaya katılan baroların yoklaması yapılarak isimlerinin tutanağa geçirilmesini istedi. Mahkeme Başkanı, şu anda dosyada vekâleti olan avukatların yoklamasını yapıp isimlerini tutağa geçirdiklerini belirterek, duruşmada SEGBİS kaydı yapıldığı, isimlerinin SEGBİS kaydı çözüm tutanağına geçeceğini söyledi.
Türkan Elçi: Bu Duvarın Harcında Adalet Bekleyenlerin Derdini Anlamada Kayıtsızlık, Cezasızlık Geleneği Var
Mahkemenin davaya ilişkin beyanını sorduğu katılan Türkan Elçi, davaya dair düşünce ve izlenimleri anlattı. Dava açıldıktan sonra geçen iki yıllık kovuşturma sürecini değerlendirmenin kendileri açısından bir zorunlu bir hal aldığını belirterek, davanın ilk duruşmasında yargının ülke genelindeki pratiğini bildikleri halde yine de adaleti bulma yönünde umutlarını dile getirdiklerini söylediklerini hatırlattı. Elçi sözlerinin devamında özetle şunları söyledi: “Savaşa karşı çıktığı esnada katledilen bir hukuk insanının, bir baro başkanının katledilmesinin alelade bir dava olmadığını, bu davanın kişisel olmak kadar toplumsal ehemmiyetini, haksızlığa uğrayan her vatandaş gibi adaleti arama derdinde olduğumuzu ifade etmeye çalıştık. Fakat anlaşılamadığımızı, en doğal hakkımız olan adaletle aramıza gün geçtikçe bir duvarın örüldüğünü kısa sürede idrak ettik. Yükselen bu duvarın harcında empati yoksunluğu var. Çünkü dört yılı aşkın bir zaman sonra açılması beklenen bir davadan medet uman mağdurlar olarak sanık muamelesi gördük, dışarıya atılmak istendik. Bu duvarın harcında toplumun genelinde ve bu davanın özelinde adalet bekleyenlerin derdini anlamada kayıtsızlık, devletin yargıcı olma kaygısı, devletin polisini yargılayamama, cezasızlık geleneği, kendine yakın hissetmediklerine önyargı var. Bu duvarın harcında zulüm var. Vatandaş anasının ak sütü kadar helal olan adalete erişemiyorsa, ortada zulüm var demektir.”
‘Bu Salonda Hakkımız Olan Adalete Ulaşamayacağımız Yönünde Bir Tablo Hasıl Oldu’
Bu dava süresince defalarca dile getirdikleri adalet sözcüğünün anlamını yitirdiğinin farkında olduklarını vurgulayan Türkan Elçi şunları söyledi “Bizim bugün hakkımız olan adaleti teslim etmeyecekseniz zulmetmiş sayılırsınız. Ördüğünüz bu duvarın zulümden müteşekkil olduğunu da ahir ömür hatırlatacağız. İki yıldır meslektaşlarım bu duvarı aşmak için ellerinden gelen çabayı avukatlık etiğine dikkat ederek, davayı şova dönüştürmeden, sadece hukukun gerektirdiği bir çabayla emek sarf ettiler. Bu çabalarından dolayı da ayrıca onlara şükran borcum var. Bu salonda, hakkımız olan adalete ulaşamayacağımız yönünde hukuksuzluklarla çizilmiş huzura uzak olduğumuzu anlatan karanlık bir tablo hasıl oldu. Bugün burada bu tabloyu tarife çalışıyoruz. Bu tabloya bir toplumun beklentileri, insanca bir hayat tahayyülü, barışçıl dünya talebi, şiddetin savaşın karşısında aydın bir insanın kendini yükümlü hisseden iffetli ve cesaretli duruşu hapsolacaktır. Sivil insanların ölümüne karşı çıkan, toplumsal barışın ve huzurun tesisi için gadre uğramış birinin katlinden sorumlu tutulanların nasıl bir senaryoyla suça bulaştıklarının ifşası konusunda hakkıyla bir yargılama yapılmadığını, bir eşten daha ziyade bir insan olarak hak etmediğimiz hukuksuzlukları dürüstçe dile getirmek konusunda mecburiyet hissediyorum. Aksi takdirde üzerinize kalacak vebale ben de ortak olmuş sayılırım.
Şahsi menfaatinden çok uzak, inandığı bir ideal için katledilmiş birinin yakını olarak başkalarının vebalini boynumda taşıma niyetimin olmadığını bir kez daha dile getirmek isterim. İki yıllık sürecin sonunda yargının tarafsızlığına güvendiğimizi dile getirmeyi çok isterdik. Kendimizi huzurlu ve hakkı teslim edilmiş bir vatandaş olarak hissedebilmemiz için aleyhimize işleyen her durumda umudumuzu kaybetmeden hakkımız olan adaleti karar anına dek bu salonda düşlemekten ve talep etmekten geri durmayacağımızı bir kez daha dile getireceğiz” dedi.
Av. Nahit Eren: Davutoğlu’nun Tanık Olarak Dinlenilmesinin Dosyaya Yenilik Katmayacağını Nereden Biliyorsunuz?
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren ise heyetin, Elçi ailesinin davanın soruşturma aşamasında yerine getirilmeyen talepleri tamamlamaya çalıştığını söyledi. Elçi cinayeti davasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için mahkemede olduklarını belirtti. Eren, Mahkemenin bu davada “maddi gerçeği ortaya çıkaramıyorum” diyerek Elçi cinayeti için “siyasi suikast” tespitinde bulunan dönemin Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi yönünde bir önceki celsede verdiği ara kararından rücu etmesini eleştirdi. Mahkeme’nin Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesinin “davaya yenilik katmayacağı” gerekçesini hatırlatan Eren, “Biri bizi buna inandıracak mı? Tanık olarak dinlenilmesinin dosyaya yenilik katmayacağını nereden biliyorsunuz? Tanığın ne söyleyeceğini nereden biliyorsunuz? O dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu bu bilgiyi savcılıktan, istihbarattan almıştır. Bu nedenle bu sözlerinin bizler için çok anlamı var. Bu cinayetin aydınlatılması için etkin ve istekli bir kovuşturma yürütmüyorsunuz. Bizde bu inancı yok ettiniz.” dedi.
‘Bir Savcının Talimatıyla Yapılan Bu Uygulama Tahir Elçi’ye Yönelik Bakışı Gözler Önüne Serdi’
Mahkemenin silahların eşitliği ve adil yargılanma hakkına aykırı bir şekilde yargılama yaparak Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesinden vazgeçtiğini ifade eden Eren, “Bizi; savcı ve sanık avukatlarıyla eş değer görmüyorsunuz. Bu ara karardan neden döndüğünüzü bize gerekçelendirmenizi bekliyoruz. Bu ülkede yargıçların olduğunu lütfen bize gösterin” dedi. Davanın sıradan bir cinayet dosyası olarak gösterilmesine izin vermeyeceklerini kaydeden Eren, bu karanlık cinayetin aydınlatılmasının ülkenin geleceği için önemli olduğunu, bundan sonra aynı suçu işleyecek olan kişilere bunun yapılmayacağını gösterilmesi için bu davanın önemli olduğuna işaret etti. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da Elçi ölüm yıldönümü için yapılan anma etkinliğine katılan avukatların polis tarafından fişlenmesine tepki gösteren Eren, bir savcının talimatıyla yapılan bu uygulamanın Tahir Elçi’ye yönelik bakışı gözler önüne serdiğini ifade etti. Eren son olarak da “Bu davaya önünüze konulan evraklara göre bakmayın. Maddi gerçeği ortaya çıkarın. Bize tarafsız bir yargılama yapmış olduğunuzun işaretlerini verin. Bu kaçıncı reddi hakim? Lütfen bu dosyadan çekilin.” diye belirtti.
‘Cinayeti Aydınlatmaya Çalışanların Sözlerine Kulak Vermelisiniz’
TBB Avukat Hakları Merkezi üyesi Av. Deniz Özbilgin, Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi kararından vazgeçilmesi kararı ve Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerini gören Mardin Kebapevi sahibinin tanık olarak dinlenilmesi için 7 Eylül’de açtığı celsede, katılan avukatlarına ve sanıklara sormadan ve beyanlarını almadan ara kararlar verdiğine dikkat çekti. Özbilgin “Bizi yok saymayın yoksa biz de sizi tekrar tekrar reddederiz. Delilleri toplayan, söyleyen biziz. Biz adalet arayan tarafız. Cinayetin aydınlatılmasını istiyoruz. Cinayeti aydınlatmaya çalışanların sözlerine kulak vermelisiniz. Deliller toplanmıyor, yoklumuzda tanıklar dinlenmek isteniyor. Tahir Elçi cinayetini aydınlatmak istiyorsak kamuoyunun vicdanına kulak vermeliyiz.” dedi.
‘Bu Davada Yaptığımız 38 Tevsii Tahkikat Talebinin 20’si Reddedildi’
Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Neşet Girasun ise 2 yıldır süren davada yaptıkları 38 tevsii tahkikat talebin 20’sinin reddedildiğini, 15 taleplerin kabul edildiğini, 3’nün ise ne ret ne de kabul edildiği bilgisini verdi. Elçi’nin Kürt toplumunda seçkin bir aktör olma özelliğinin bu davada dikkate alınması gerektiğini belirten Girasun, JİTEM’in ölüm mangalarının kol gezdiği 90’lı yıllarda avukatlık yapan Elçi’nin Şırnak, Cizre ve Silopi’de işlenen birçok faili meçhul cinayet dosyasına baktığını söyledi. Girasun, Elçi’nin 90’lı yıllarda avukatlığını yaptığı davalarla ilgili bilgi vererek, Elçi’nin bu mirasının bu davada kendilerine ışık tuttuğunu, bu davanın peşini bırakmayacaklarını vurguladı. Girasun, mahkeme heyetine “Kendi bireysel yargıçlık tarihinizde bir hikaye oluşturma veya çocuklarınıza iyi bir hikaye bırakmak istiyorsanız, bir müdahale olmadan siz kendiniz adil ve şeffaf bir yargılama ile Tahir Elçi dosyasında gereğini yapın” çağrısında bulundu.
Mahkeme Başkanı Heyet Üyelerine Sormadan Duruşmayı Sonlandırarak, Salondan Ayrıldı
Mahkeme Başkanı, savunmasını tamamlayan Girasun’un sinirli ve sert bir ses tonuyla “Benim çocuğumu karıştıramazsınız.” diyerek tepki gösterdi. Av. Girasun ise “Zapta geçirin şikâyet edin.” cevabını verdi. Mahkeme Başkanının bu sözlerine tepki gösteren avukatlar, Girasun’un beyanında kullandığı ‘çocuk’ sözüyle Mahkeme Başkanının çocuğunu değil ülkede yaşayan bütün çocukları kast ettiğini söyleyerek buna açıklık getirdi. Mahkeme Başkanı, ayağa kalkarak kendisine tepki gösteren TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Sezgin Tanrıkulu ve bazı avukatlara “Siz konuşamazsınız. Otur yerine.” diyerek azarladı. Bunun üzerine bazı avukatlar, “Mahkemeyi babanızın çiftliği gibi yönetemezsiniz. Adil yargılama yapın. Talimat almadığınızı gösterin.” dedi. Hâkimlerin bulunduğu kürsünün önüne giden İzmir Barosu eski Başkanı Av. Özkan Yücel Mahkeme Başkanı ile tartıştı. Bu sırada avukatlar hakimi alkışlarla protesto etti. Mahkeme Başkanı, “Duruşmanın disiplinini ve düzenini bozuyorsunuz. Ben böyle devam edemem, duruşmayı kapatıyorum.” deyip cüppesini çıkartarak mahkeme üyeleri ve salondaki avukatların şaşkın bakışları arasında salondan ayrıldı. Bazı avukatlar ise “Yargılamayı bırakıp nereye gidiyorsunuz?” diye sordu. Bazı avukatlar ise Mahkeme Başkanına “Üye hâkimlere danışmadan tek başınıza karar veremezsiniz” diyerek tepki gösterdi. Kısa bir süre sonra ise mahkeme üyeleri de duruşma salonundan ayrıldı. Ardından SEGBİS ekranı kapatıldı.
Duruşma Sanıklar Olmadan Görüldü
Salondaki tansiyonu düşürmek isteyen Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren duruşma salonunu terk eden heyet ile görüşmek istedi ancak bir sonuç alamadılar. Mahkeme Başkanı, baro yöneticilerinin telefonlarına da çıkmadı ve bu şekilde tüm görüşme taleplerini reddetti. Bunun üzerine mübaşir telefonla arayarak, baro yöneticilerinin duruşmanın kaldığı yerden devam edilmesi yönündeki talebini iletti. Baro yöneticileri, duruşmanın kaldığı yerden devam etmesi için Adalet Komisyonu Başkanı ile görüştüğü sırada mübaşir mahkeme kürsüsündeki mikronu açarak “Ben duruşmayı sonlandırıyorum. İsteyen bekler isteyen çıkar.” dedi. Mübaşir buna tepki gösteren avukatlara, bunun mahkemenin kararı olduğunu aktardı. Yarım saatlik bir bekleyiş sonrasında duruşmanın kaldığı yerden devam edeceği haberi geldi. Ardından heyet duruşma salonundaki yerini aldı. Duruşma sanıkları Segbis sistemi ile bağlamadan yani sanıklar olmadan devam etti. Mahkeme Başkanı duruşmada yaşananları tutanağa şöyle geçirdi “Bir kısım katılan vekili ve dosyanın tarafı olmayan seyirci kısmındaki bulunan seyircilerin mahkemenin düzen ve disiplinini bozacak şekilde mahkeme heyetine karşı sözlü ve fiili sataşmalarda bulunduğu, protesto mahiyetli mahkeme heyetini alkışladığı anlaşılmakla duruşmanın sonlandırılmasına karar verilerek iddia makamından esas hakkındaki mütalaası soruldu.”
Karaman: Kayıp 12 Saniyelik Görüntü Sur İlçe Emniyet Müdürlüğünde Yok Edildi, Deliller Karartıldı
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, bugün görülen duruşmaya bazı baroların ilk kez katıldığı için davaya katılma talebinde bulunacaklarını, ardından Elçi ailesi adına Av. Mahsuni Karaman’ın tevsii tahkikat taleplerine dair beyanda bulunacağını söyledi. Kars Barosu, Ankara Barosu, Samsun Barosu, Artvin Barosu, Kırıkkale Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinde dolayı suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davaya katılma talebinde bulundu. Katılan vekili Av. Mahsuni Karaman, soruşturmanın en başından beri layıkıyla yürütülmediğini söylemekte ısrar edeceklerini belirtti. Cinayet anında polisin çektiği kamera görüntülerinde tespit edilen 12 saniyelik görüntüye değinen Karaman, cinayetten hemen sonra Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan toplantıda bu görüntülerin yok edilerek, delillerin karartıldığına dikkat çekti. Bu görüntüleri kaydeden polis memurunun “Ayağım kaydı, düştüm, kayıttan çıktım.” yönündeki ifadesine rağmen Adli Tıp Kurumu’nun çekimin devam ettiği, kadrajın kaydığı yönünde rapor düzenlediğini hatırlatarak, “Adli Tıp Kurumu’nu da bu karanlık ağa dahil etmek gerek. ATK hazırladığı raporlarda bu görüntülerdeki kesintileri bilerek ve isteyerek manipüle etti.” tespitini yaptı. Karaman, mahkemenin Davutoğlu’nun dinlenilmesinden vazgeçilmesi dair ara kararından vazgeçmesini, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin dinledikleri tanıklarla ilgili ses ve görüntü varsa bunların istenmesine karar verilmesini istedi.
Savcı, Katılan Avukatlarının Taleplerinin Reddedilmesini Talep Etti
İddia makamı mütalaasında, Kars, Ankara, Samsun, Artvin ve Kırıkkale Barolarının suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Olay yerini gören Mardin Kebapevine ait görüntülerin kayıtlarının incelenmesi için ATK ve TÜBİTAK’a yazılan müzekkerelere gelecek olan cevapların beklenmesine, ifadesi alınmayan tanıkların ifadelerinin alınması ve dosyadaki diğer eksikliklerin giderilmesini yönünde görüş bildirdi.
Ara Kararlar
Mahkeme heyeti, müzakere için duruşmaya verdiği yarım saatlik aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme üyeleri duruşmadaki yerlerini almasına rağmen duruşma savcısı salona gelmemişti. Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmada da ara kararları mahkeme kâtibi okudu. Karar okunduktan sonra Mahkeme Başkanı ve üyeleri cüppelerini çıkarıp salondan hızlı bir şekilde ayrıldı. Bu sırada bir avukat mahkeme başkanına “Savcı nerede, savcı olmadan kararı açıklayamazsınız.” diyerek tepki gösterdi. Bir sonraki duruşma ise 2023 yılının Temmuz ayına ertelendi ve bu tarihin HSK’nin tayini çıkan hakimlerin belirlendiği Yaz Kararnamesi sonrasına denk gelmesi dikkat çekti. Mahkemenin kurduğu ara kararlar ise şöyle;
- Diyarbakır C.Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunun emanetinde bulunan Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli bir adet sabit diskin aslının görüntü kayıtları üzerinde inceleme yapılarak Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesi Kriptoloji ve Elektronik Cihazlar İnceleme Şube Müdürlüğünün 31.08.2018 tarihli raporunda belirtildiği üzere görüntü kayıtlarına ulaşılamayan 4 nolu kamera görüntülerine erişiminin sağlanmasının istenmesine, erişimin sağlanamadığı takdirde erişimin sağlanamama sebebinin ne olduğu, iş bu kameranın kayıt yapıp yapmadığı, yapmış ise ATK raporunda bahsi geçtiği üzere mavi ekranla karşılaşma sebebinin ne olduğu, imajların yer aldığı sabit diskin incelenerek WİPE işlemine tabi tutulup tutulmadığı, Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli sabit disk üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme vb. müdahalenin bulunup bulunmadığının tespitinin istenilmesi hususunda müzekkere yazıldığı, TUBİTAK’ın 07/12/2021 tarihinde göndermiş olduğu dijital adli analiz ön inceleme raporunda bir kısım eksikliklerin olduğu ve bunların tamamlanarak yeniden gönderilmesinin istenildiği, celse arasında bu eksikliklerin mahkememizce tamamlandığı, 21/12/2021 tarihinde söz konusu dijital adli analiz ön inceleme raporunda belirtilen Samsung marka ve Veraz Marka kamera kayıt cihazlarına ait log kayıtlarının ek bir kopyasının Kıoxıa marka 16 GB, üzerinde 20500G0737MSQ1RL1L U202 ibareli flash belleğe aktarılarak TUBİTAK’a gönderildiği anlaşılmakla bu hususta henüz rapor düzenlenmediği anlaşılmakla, rapor dönüşünün beklenilmesine, akıbetinin sorulmasına şeklinde ara karar kurulduğu, celse arasında söz konusu rapor kapsamında değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 07/07/2022, 25/04/2022 tarihli raporlarının TÜBİTAK’a gönderildiği anlaşılmakla, ilgili raporun dönüşünün beklenilmesine, akıbetinin sorulmasına,
- Tanık E. K.’nin mahkememizde mevcutlu olarak hazır edilmesi için Diyarbakır D Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na yazılan müzekkereye cevap verildiği, tanığın cezaevinden tahliye olduğu, ceza infaz kurumuna tanık tarafından adres ve telefon numarası bildirilen adrese tanık adına meşruhatlı davetiye çıkarılmasına,
- Sanık Uğur Yakışır hakkındaki yakalama emrinin devamına, infazının beklenilmesine,
- Sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur hakkındaki yurtdışına çıkmamak olarak uygulanan adli kontrol kararının devamına,
- Her ne kadar 5 nolu celse 13 nolu ara karar uyarınca Diyarbakır CBS’nin 2022/1392 sayılı soruşturma dosyasının celbi istenilmiş ise de; söz konusu dosyanın ihbar dosyası olduğu anlaşılmakla Diyarbakır CBS Memur Suçlarına müzekkere yazılarak 2022/1392 sayılı soruşturma numaralı dosyanın bir suretinin UYAP’tan mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,
- Tanık C. E.’nin beyanlarının alınması için adresine meşruhatlı davetiye tebliğine,
- Kars Barosu, Ankara Barosu, Samsun Barosu, Artvin Barosu, Kırıkkale Barosu’nun katılma taleplerinin maktul Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayında doğrudan zarar görme ihtimalleri bulunmadığından reddine,
- İçişleri Bakanlığı Mülkiye ve Teftiş Kurulu Başkanlığının, 23.06.2017 tarih ve M.A.I 110/22, A.Ç.84/13, S.M.904/93 Sayılı “Araştırma Raporu’nun tüm eklerinin ve dizi pusulasında bulunan tüm evrakların onaylı bir sureti ile teftiş sırasında ifadesi alınan şahısların ifade işlemi sırasında ses ve görüntü kaydının yapılmış olması halinde söz konusu kayıtların da gönderilmesi için İçişleri Bakanlığı Mülkiye ve Teftiş Kurulu Başkanlığına yazılan müzekkereye cevap verildiği, ilgili araştırma raporunun tüm ekleri ile birlikte mahkememize gönderildiği ancak araştırma raporu içeriğinde dijital materyallerin tamamının Diyarbakır 3. İdare Mahkemesince görülen 2017/834 esas sayılı dava dosyasına gönderildiği yönünde cevap nedeniyle ifade işlemi sırasında ses ve görüntü kaydının mevcut olup olmadığı mevcut ise bir suretinin gönderilmesi hususunda Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinden istenilmesine,
- Katılan vekili Av. Mahsuni Karaman’ın Tahir Elçi’nin yaralanma anının tespitine yönelik yürütülen çalışmalarda, kişinin son olarak görüntü kaydına girdiği kareler ile yerde hareketsiz yattığı görüntü kayıtları arasında 12 saniyelik bir boşluğun neyden kaynaklandığının yeniden Adli tıp Kurumu Başkanlığından sorulması yönündeki talebinin ATK’nın 07/07/2022 tarihli raporu göz önüne alınarak reddine,
- Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi yönündeki talebin ise mahkememizin 19/09/2022 tarihli ara kararı göz önüne alınarak bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına,
Bu nedenle duruşmanın 05 Temmuz 2023 günü saat 10:00’a bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.”
Duruşma Sonrası
‘Bu Cinayetin Faili Meçhul Kalmasına İzin Vermeyeceğiz’
Duruşma sonrasında Tahir Elçi Dava Komisyonu üyesi avukatlar, katılan Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu ve duruşmaya katılan baroların başkanları ve yöneticileri, duruşmayı izlemek için gelen insan hakları savunucuları, siyasetçiler Diyarbakır Adliyesi önünde bekleyen basın emekçilerine bugün görülen duruşmaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, mahkeme heyetinin dava dosyasına tam bir tarafsızlık ve bağımsızlık içerisinde bakmadığını belirterek, “Savunma hakkının biz katılanlar açısından kısıtlandığını ve bu şekilde bir yargılanma sürecinin yürütülmesinin bizde yarattığı kendilerine yönelik şüpheyi dile getirdik ama mahkeme heyeti yaptığımız savunmaları gerekçe göstererek duruşma salonunu terk etti. Yaptığımız görüşmelerden sonra duruşma salonuna tekrar gelen mahkeme heyetine taleplerimizi yineledik ama maalesef duruşmaya başlarken dile getirdiğimiz soruşturma aşmasındaki etkisiz ve isteksiz sürecin kendileri tarafından da sürdürüldüğünü kurmuş oldukları ara kararlarla biz kere daha gördük. Buradan bir kere daha sesleniyoruz; ömrünü faili meçhul cinayetlere adamış Tahir Elçi’nin davasını faili meçhul bırakmayacağız” dedi. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gökhan Bozkurt “Mahkeme heyetinin, adeta yargılamaktan kaçındığını gördük. Ben bunca yıllık meslek hayatımda görmediğim bir şey gördüm yargılama yapmamak için mahkeme heyeti küserek salonunu terk etti. Bunlara şahit oluyoruz ama bunlara şahit olmayan bir ülke için bütün barolar çalışmaya devam edeceğiz. Bu dava sahipsiz değildir.” diye belirtti. Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Neşet Girasun ise mahkememin bu davaya bakmakla ehil olmadığının bugün görülen duruşmada ortaya çıktığını ifade ederek, bu davanın sürüncemede bırakılmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.