Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te, Diyarbakır Sur’daki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında öldürüldüğünde, Diyarbakır Barosu Başkanı’ydı. Aynı zamanda İnsan Hakları Derneği üyesi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyesiydi. Elçi’nin ölümüne neden olan kurşunun hangi silahtan çıktığı ve kim tarafından ateşlendiği hâlâ tespit edilmedi.

Tahir Elçi, 1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğdu. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Diyarbakır Barosu’nda yönetici olarak görev yaptığı 1998-2006 arasında, Almanya’da bulunan Avrupa Hukuku Akademisi’nde uluslararası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi aldı. Birçok ulusal ve uluslararası konferansa konuşmacı olarak katıldı.

90’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayet, gözaltında kaybetme, köy yakma, gözaltında işkence davalarında mağdur avukatlığı yaptı, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili çalışmalar yürüttü. Diyarbakır Lice’de askerlerce öldürülen Medeni Yıldırım ile Cizre’de 12 yaşında sokakta öldürülen Nihat Kazanhan’ın ailesinin avukatıydı. Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin, Mart 1994’te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bombalanarak 38 kişinin öldürülmesi dosyasını üstlendi. Köy bombalamalarıyla ilgili AİHM davasında en ağır kararlardan birinin çıkmasını sağladı.

Kasım 2012’de Diyarbakır Barosu Başkanı seçildi. 14 Ekim 2015’te katıldığı televizyon programında “PKK, terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, toplumda çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir” demesi nedeniyle altı gün sonra gözaltına alındı, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Elçi hakkında, “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 7,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı, yurtdışına çıkış yasağı konuldu.

Söz konusu televizyon programından bir buçuk ay sonra, 25 Kasım 2015’te, Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde güvenlik güçleri ile YDG-H mensupları arasında Eylül 2019’dan itibaren süren çatışmalar sırasında, kentin simgelerinden Dört Ayaklı Minare’nin ayakları hasar gördü. Tahir Elçi, konuya dikkat çekmek için 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde bir basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında “Tarihi Suriçi bölgesi 9 bin yıllık geçmişe sahip. Bu alan içerisinde surlar, camiler, kiliseler ve daha başta tarihi yapılar bulunmaktadır. Biz birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” dedikten az sonra çıkan çatışmada öldürüldü.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından olayın en kısa zamanda aydınlatılacağının sözü verilmesine rağmen deliller usulüne uygun toplanmadı, olay anında orada bulunan polislerin silahlarında kriminal inceleme yapılmadı, Elçi’yi vuran kurşunun hangi silahtan çıktığı tespit edilmedi. Dört yılda soruşturmanın savcıları pek çok kez değiştirildi, tek bir fail veya şüpheli ifadesi alınmadı.

Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi’nin öldürüldüğü ana ışık tutmak ve olayın şüphelilerini belirlemek maksadıyla Londra merkezli uluslararası araştırma grubu Forensic Architecture’dan teknik bir araştırma yürütmesini talep etti. Araştırma sonucu açıklanan raporda, Elçi’nin olay yerinde bulunan 3 polisten birinin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetmiş olabileceği sonucuna varıldı. Bu 3 polis, soruşturma dosyasında ‘tanık” olarak yer alıyordu.

Cinayetten 4 yıl sonra şüpheliler tespit edildi. Savcılık, soruşturma dosyasına “şüpheli” olarak kaydedilen ve halen aktif görevde olan üç polisin ifadelerini aldı. Şüpheli polislerden ikisi başka şehirlerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile biri ise bizzat savcılığa giderek ifade verdi. Şüphelilerin ifadesi 9 ve 10 Ocak 2020‘de soruşturma savcısı tarafından alındı.

26 Mart 2020‘de mahkemeye gönderilen iddianamede, İngiltere’de hazırlanan raporla tespit edilen biri ihraç edilmiş üç polis hakkında, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. Savcı, iki polisi öldürmekle suçlanan, ateş ederek sokağa giren Uğur Yakışır’ı da dosyaya sanık olarak ekledi ve hakkında üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası istedi.

Davanın ilk duruşması 21 Ekim 2020‘de, Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 300 kişilik salonda başlayan duruşmayı sadece 84 kişinin takip etmesine izin verildi. Sınırlı sayıda gazeteci alınırken, salona kalkanlı polisler girdi. Sanıklar ise SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Net olmayan görüntülerde sanıklara eşlik etmesi gereken naip hakimlerin bulunmadığı anlaşıldı. Mahkeme heyeti, sanıkların naip hakim bulunmaksızın dinlenmesinin usule aykırı olmadığı gerekçesiyle müşteki vekillerin naip hakim bulunması talebinin reddine karar verdi. Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin söz alma talebi de reddedildi. Mahkeme heyeti, avukatların reddi hakim talebi hakkında Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına ve davanın 3 Mart 2021‘e ertelenmesine karar verdi.

3 Mart 2021’deki duruşmada Elçi Ailesi ile Diyarbakır Barosu’nun davaya katılma talebi mahkeme tarafından kabul edildi. Sanık polisler S.T., M.S ve F.T'nin  savunmaları alındı. Mahkeme, müşteki ifadelerinin alınmasına, tanık ve gizli tanıkların duruşmada dinlenmesine, sanıkların tutukluluk talebinin reddi ile yurtdışına çıkış yasağı tedbirinin uygulanmasına karar verdi.

14 Temmuz 2021‘deki duruşmada mahkeme heyeti, TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak silinen kamera kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına, katılan vekillerinin talep ettiği dijital kayıtların yurt dışında incelenmesine, olay anında görevli tüm polislerin isim listesinin istenmesine, görevli bazı polis memurlarının telefon kayıtlarının celbinin reddine, olayla ilgili İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerince düzenlenen raporun celbine, keşif talebinin daha sonra değerlendirilmesine hükmetti.

12 Ocak 2022‘deki dördüncü duruşmada, Elçi ailesinin avukatları Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini talep etti. Mahkeme ara kararında talebi reddetti. Bir sonraki duruşma 15 Haziran 2022′de görüldü. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün görevlendirdiği iki Mülkiye başmüfettişi ve bir polis başmüfettişinin hazırladığı “Araştırma Raporu” 5 yıl sonra dava dosyasına girdi. Cinayetin işlendiği dönemde başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesine karar verildi.

Rapor, 23 Haziran 2017 tarihliydi. Yani, hazırlandıktan beş yıl, olaydan yedi yıl sonra, davanın görüldüğü Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Raporda, olayın “önceden tasarlanmış bir eylem olmadığı” belirtildi. Elçi’nin nereden geldiği tespit edilemeyen kurşunla yaşamını yitirdiğine dikkat çekilerek, davada sanık olan polislerin ‘silah kullanma yetkilerini’ yasalara uygun şekilde kullandıkları ifade edildi.

19 Eylül 2022'de, mahkeme dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesinden vazgeçti.

23 Kasım 2022'deki altıncı duruşmada söz alan Tahir Elçi Vakfı Başkan Yardımcısı Avukat Neşet Girasun, bugüne kadar dosyaya ilişkin 38 ayrı talepte bulunduklarını, bunların 20'sinin reddedildiğini belirterek, "Çocuklarınıza iyi bir hikaye bırakmak istiyorsanız; müdahaleleri beklemeyin" dedi. Mahkeme başkanı, "Çocuklarımı karıştıramazsın" dedi ve gerginlik üzerine duruşmayı sonlandırdı. Bir saat aradan sonra başlayan duruşmada mahkeme heyeti, dosyanın 5 Temmuz 2023'e ertelenmesine karar verdi. 

Yedinci duruşmada da karar çıkmadı. Mahkeme, duruşmayı; Tahir Elçi’nin öldürüldüğü günün yıldönümü olan 28 Kasım’dan bir gün sonrasına erteledi. 

29 Kasım 2023'teki duruşmada, Mahkeme verdiği ara karar ile Tahir Elçi ailesinin avukatlarının, üç sanığın mahkemeye getirilerek çapraz sorgu yöntemiyle yargılanması dahil tüm taleplerini yine reddetti. Dava, 6 Mart 2024 tarihine ertelendi. 

Avukatlar bir sonraki duruşmada karar çıkmasını bekliyordu ancak esas hakkındaki görüşünü açıklaması beklenen savcı dosyanın kapsamlı olduğu gerekçesiyle süre istedi. Mahkeme, esas hakkındaki görüş için savcıya son kez süre vererek, davayı 12 Haziran2024 tarihine erteledi.

Yaklaşan Duruşma

Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi