Diyarbakır Barosu 1927 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Türkiye’de dönem dönem artan otoriter eğilimlerle birlikte baro yöneticileri hakkındaki soruşturma ve davalar da artıyor. Açıklamaları ve hazırladıkları raporlar nedeniyle hedef gösteriliyorlar. Baronun eski başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te, Diyarbakır Sur’daki Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaparken öldürüldü. Bugün de Diyarbakır Barosu hakkında açılmış davalar bulunmakta.

Elçi cinayetini izleyen yıllarda, dönemin Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yapılan şikâyetler üzerine baro hakkında üç soruşturma başlatıldı. Soruşturmalar, baronun 2016 ile 2018 dönemindeki faaliyetlerini kapsıyordu. O dönem gündemdeki hukuki, siyasi ve toplumsal olaylara dair insan haklarını savunmak amacıyla yapılan basın açıklamaları ve hazırlanan raporlar suçlamaya konu ediliyordu. Adalet Bakanlığı’nın izin vermesiyle bu üç soruşturma daha sonra davaya dönüştü.

Söz konusu açıklamalardan biri Diyarbakır Barosu’nun 2017 yılında yaptığı “24 Nisan / Büyük Felaket: Ermeni Halkının Acısını Paylaşıyoruz” başlıklı açıklama hakkındaydı ve 1 Aralık 2019’da Batman Ağır Ceza Mahkemesi tarafından davaya dönüştürüldü. Diyarbakır Barosu önceki dönem başkanı Ahmet Özmen ile yine önceki dönem yönetim kurulu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301’inci Maddesi gereğince “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek, TBMM’yi aşağılamak” suçundan dava açılmasına karar verildi.

HDP eski milletvekili Osman Baydemir’in Meclis’te yaptığı konuşma nedeniyle TBMM içtüzüğü gereğince ceza almasıyla ilgili 18 Aralık 2017’de “Kürdistan ifadesini cezalandırma utançtır” şeklindeki açıklama ile Hakkari’nin Oğul Köyü Kanireş bölgesinde SİHA tarafından vurularak ölen ve yaralananların sivil olduğunun belirtildiği raporun yayımlanması da soruşturmanın ardından Aralık 2019 sonunda dava konusu oldu.

2016-2018 yıllarında Diyarbakır Barosu Başkanı olan Ahmet Özmen ve dönemin Yönetim Kurulu Üyeleri Mahsum Batı, Nurşin Uysal, Cihan Ülsen, Sertaç Buluttekin, Neşet Girasun, Serhat Eren, İmran Gökdere, Velat Alan, Ahmet Dağ ve Nahit Eren hakkında dava açılan isimler.

Baro, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından da açıkça hedef alındı. Yöneticileri “örgüt propagandası yapmak” ve “terör örgütü sözcülüğü” ile suçlayan Soylu, bu suçlamalarına ne delil ne tanık ne de hukuki bir dayanak gösterdi.

Öte yandan Diyarbakır Barosu bu süreçte, insan haklarının korunmasına yönelik çabaları nedeniyle iki önemli ödüle layık görüldü. 2016’da Uluslararası Hrant Dink Ödülü yurt içinden Diyarbakır Barosu’na verildi. 2018 yılında ise Uluslararası Ludovic Trarieux İnsan Hakları Jüri Özel Ödülü’nü aldı.

28 Nisan 2020‘de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır Barosu yöneticileri hakkında, baronun “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Nefret Söylemi Hakkındaki Basın Açıklaması” başlığıyla açıklaması nedeniyle baro yöneticileri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216/3 maddesi kapsamında, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçundan soruşturma başlattı.

TCK’nin 216’ncı maddesinin 3’üncü fıkrasında “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü bulunuyor.

24 Nisan 2020′de Diyanet İşleri Başkanlığı hutbesinde Ali Erbaş, LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef göstermiş, nefret söylemi yaymıştı. İHD Ankara Şubesi ve Ankara Barosu Erbaş’ın nefret söylemi yaydığını belirterek suç duyurusu yapmıştı. Diyarbakır Barosu açıklamasında şöyle demişti:

“Diyanet İşleri Başkanının taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde ve açıkça Anayasanın 10. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı söylemlerde bulunamayacağını; hiç kimsenin cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği ve hastalık durumu sebebiyle ayrımcılığa uğrayamayacağını ve bunun bütün kamu kurumları tarafından da bağlayıcı olduğunu vurguluyoruz. Kendisini ayrımcı ve nefret söylemi içeren ifadelerinden dolayı kınıyor, nefrete inat yaşamı savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.”

11 avukat hakkında 2017 ve 2018 yıllarında yayınlanan 24 Nisan anma açıklamaları gerekçesiyle TCK 301 ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması 18 Kasım 2020‘de, Diyarbakır 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Diyarbakır 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun küçük olması nedeniyle duruşma adliyenin en büyük salonu olan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda yapıldı. Yüzlerce avukat yargılanan meslektaşlarına destek için cübbeleriyle duruşma salonuna geldi. Duruşmayı izlemek için gelen gazeteciler salonun girişinde polislerce arandıktan sonra salona alındı. Yaklaşık dört saat süren duruşmada yedi avukatın ifadesi alındı, dört avukatın ifadesi alınmak üzere dava 17 Şubat 2021‘e ertelendi. 

Bu arada Barosu Başkanı Cihan Aydın ve 10 Yönetim Kurulu üyesi hakkında 24 Nisan 2019 tarihinde yaptıkları açıklama gerekçe gösterilerek “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla 2 yıla kadar hapis istemiyle bir dava daha açıldı.

Suç delili olarak 24 Nisan 2019 tarihinde baronun resmî web sitesinde yayınlanan “1915…!” başlıklı açıklama ile bir önceki baro yönetimi hakkında yine bir 24 Nisan açıklaması nedeniyle açılan davaya tepki olarak 2 Aralık 2019 tarihinde yayınlanan “Korkmuyoruz ve Susmayacağız!” başlıklı açıklama gösterildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat ihbarda bulundu.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Baro Başkanı Cihan Aydın ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet DağErhan AytekinFırat ÜgerGazal Bayram KolumanMehmet AkbaşMuhlis Oğurgül Ömer ŞeranÖzgür Yılmaz BiçenSerdar Çelebi ve Tevfik Karahan hakkında TCK 301 uyarınca soruşturma izni verilmemesi için fezleke hazırlayarak Adalet Bakanlığına gönderdi. Ancak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü bu talebi kabul etmeyerek Diyarbakır Baro Başkanı Aydın ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında soruşturma izni vermekte ısrarcı oldu.

Batman 3. Ağır Ceza Mahkemesi, baro yöneticileri hakkında son soruşturma izni vererek dava açılması üzere dosyayı görevli ve yetkili Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verdi. İstinaf yolu açık olan karara karşı herhangi bir itiraz yapılmaması durumunda Diyarbakır’da önümüzdeki aylarda Aydın ve dokuz Yönetim Kurulu üyesi hakkında dava açılacak.

2017 ve 2018’deki 24 Nisan anma açıklamaları, “Kürdistan” ifadesi ve baronun Hakkâri’deki Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) operasyonuna dair hazırladığı rapor gerekçe gösterilerek açılan davanın dördüncü duruşması 17 Şubat 2021‘de görüldü. Mahkeme, sanık avukatlarının iddianamede suç delili olarak gösterilen bir açıklamaya ilişkin kovuşturma şartının eksikliği olduğu konusundaki taleplerine ilişkin savunmalarını hazırlamaları için; bir sonraki celseye kadar süre verilmesine karar vererek, bir sonraki duruşma tarihini 25 Haziran 2021 olarak belirledi.

Baronun 47. Olağan Genel Kurul’u 10-11 Nisan 2021 tarihlerinde yapıldı ve Nahit Eren başkanlığa seçildi. Diyarbakır başsavcılığı, 26 Nisan 2021’de yeni başkan ve yönetim kurulu üyeleri hakkında 24 Nisan açıklamasıyla ilgili yeni bir  soruşturma daha başlattı. Büyük felaketin acısını paylaşıyoruz’ başlığını taşıyan açıklamayla ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama’ suçunu işledikleri iddia ediliyor.

Diyarbakır 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, baronun eski başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin TCK 301 ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamalarıyla yargılandığı davanın altıncı duruşması, 17 Kasım 2021‘de görüldü. Mahkeme, sanık avukatlarının kovuşturma şartının eksikliği yönündeki iddiaları konusundaki savunmalarını hazırlamaları için süre vererek davayı 21 Şubat 2022 tarihine erteledi.

Karar duruşması, 21 Şubat 2022’de görüldü. Diyarbakır 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, baro yöneticilerinin tümü hakkında beraat kararı verdi.

24 Haziran 2022'de, Adalet Bakanlığı, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve yönetim kurulu üyeleri hakkında 24 Nisan açıklaması nedeniyle soruşturma izni verdi. Nahit Eren, Zuhal Işık, Serdar Özer, Seyit Rıza Karakaş, Mehmet Erdem, Ali İsmet Girgin, Diyar Rüknedin Çetedir, Mehdi Özdemir, Öykü Çakmak, Hatice Demir ve Atilla Berk TCK 301’den yargılanacak.

20 Temmuz 2022'de, Kuzey Irak'taki Zaho ilçesinde gerçekleşen top atışı saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu 8 sivil hayatını kaybetti. 23 sivil yaralandı. Irak ve Irak Kürdistan Federe Hükümet yetkileri, top atışlarının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. Aralarında Diyarbakır Barosu'nun da bulunduğu beş baro, saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı. Saldırıya ilk tepki veren Diyarbakır Barosu, yaptığı açıklamada, "Kürdistan Federe Bölgesinin Zaho ilçesinde TSK’nın bombardımanıyla, içlerinde çocukların da olduğu siviller hayatını kaybetmiştir. Roboski’de olduğu gibi söz konusu Kürtler olunca insancıl hukuk değersizleşiyor. Yaşamını yitirenlerin ailelerine ve Kürdistan’a başsağlığı diliyoruz. Diyarbakır Barosu, sivillerin yaşamına mal olan bu saldırılarla ilgili sorumluların tespiti ve cezalandırılması için gerekli suç duyurularında bulunacak ve etkin bir hukuki sürecin takipçisi olacaktır" ifadelerine yer verdi.

Açıklama sonrası Diyarbakır Barosu, sözlü saldırılara maruz kaldı, iktidar odaklı çevrelerce basın ve sosyal medya yoluyla hedef gösterildi, tehdit edildi.

Baronun bir önceki dönem Başkanı Cihan Aydın ile 10 yönetim kurulu üyesinin, 24 Nisan 1915’in yıldönümünde yaptıkları iki ayrı açıklama nedeniyle TCK’nin 301. maddesinden yargılandıkları davanın karar duruşması 17 Ekim 2022'de  görüldü. Mahkeme, üzerlerine atılı suçun sabit olmadığına kanaat getirerek avukatların beraatine karar verdi.

Ocak 2023'te, aralarında Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in de bulunduğu 12 baro başkanı hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2022 Kasım ayında Kuzey Suriye ve Irak’a yönelik düzenlediği hava operasyonlarına karşı “Her Koşulda Barışı Savunmalıyız!” başlığıyla yayınladıkları ortak açıklama gerekçe gösterilerek “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama (Türk Ceza Kanunu m. 301)” suçu şüphesiyle soruşturma açıldı. Nahit Eren, barış çağrısıyla yaptıkları açıklamanın içeriğinde suç olabilecek bir ifade olmadığını belirterek “Buradaki niyet, bizleri bu faaliyet alanlarından uzak tutmaya çalışmaktır” ifadelerini kullandı. 

Ocak ayının son günlerinde Diyarbakır Barosu, başkanları Nahit Eren’e sosyal medyada tehdit ve hakaret içerikli paylaşımlarda bulunulduğunu duyurdu. Tehdit ve hakaret içerikli paylaşımlar dolayısıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını bildiren Baro, “Baro Başkanımızın, eşinin ve çocuklarının kişisel verileri ve fotoğrafları da paylaşılmak suretiyle ölüm tehdidi ve hakaret içerir paylaşımlar yeniden yapılmaya başlanmıştır” dedi. Konuyla ilgili olarak 1 Şubat 2023'te, 81 baro başkanı bir açıklama yayımlayarak, “Yeni bir Tahir Elçi acısı yaşamak istemiyoruz” dedi. 

Baronun eski başkanı Cihan Aydın ve 2018-2020 dönemi Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi 10 avukat hakkında Ermeni Soykırımı’na dair 24 Nisan 2020 yılında yapılan yazılı açıklama gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 23 Ekim 2023'te görüldü. Savcılık mütalaasında, baro yöneticilerinin, baronun web sitesi ve sosyal medya hesabında yayınlanan açıklamada üzerlerine atılı TCK 301’de yer alan suçu işlediğini savunarak, cezalandırılmasını istedi. Bir sonraki duruşma 22 Aralık 2023'te görülecekti ancak mazeret nedeniyle 2 Şubat 2024’e ertelendi. 2 Şubat 2024'teki duruşmada ise eski Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın ve 10 yönetim kurulu üyesi avukat, Ermeni Soykırımı anması nedeniyle TCK’nın 301. maddesinden yargılandıkları davada beraat etti.