Mahkeme: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2020/117
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi, Diyarbakır Sur ilçesindeki silahlı çatışmalar nedeniyle tahrip olan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yaptıktan sonra PKK üyeleri ile polisler arasında yaşanan çatışma sırasında başına isabet eden bir mermiyle hayatını kaybetti. Elçi’nin hayatını kaybettiği sokağın başında yaşanan çatışmada ise Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur isimli polis memurları hayatını kaybetti. Olayla ilgili başlatılan soruşturma Elçi’nin ölümünün üzerinden 5 yıl sonra tamamlandı. Elçi’nin hayatını kaybettiği sokakta bulunan polis memurları Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan hakkında “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme”, PKK üyesi Uğur Yakışır’a ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Tahir Elçi Davası’nın 9. duruşması 29 Kasım 2023 tarihinde Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi
Tahir Elçi’nin sekizinci ölüm yıldönümünden bir gün sonra gerçekleşen duruşmanın görüleceği Diyarbakır Adliyesi önünde yoğun güvenlik önleminin alındığını gördük. Adliyeye çıkan sokak ve caddeler ile adliye binasının önünde onlarca zırhlı araç ve çevik kuvvet polisi bekliyordu. Adliyeye girmek için x-ray cihazlarının bulunduğu iki ayrı polis arama noktasından geçip, UYAP üzerinden GBT kontrolünün yapıldığına dair pusula aldıktan sonra içeri girebildik. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun küçük olması, izleyici ve katılan sayısının fazla olması nedeniyle Diyarbakır Barosu’nun talebi üzerine bu celsenin de öncekiler gibi Adliyedeki en büyük salon olan Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda görülmesine karar verilmişti.
Binanın giriş katında bulunan duruşma salonunun kapısı önünde ve etrafındaki banklarda duruşma için geldiğini düşündüğümüz çok sayıda çevik kuvvet polisi bekliyordu. Ancak Mahkeme bir önceki celsenin ara kararında, güvenlik önlemi alınması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazmamıştı. Adliye koridorunda bekleyiş sonrası, kararlaştırılan saatten 15 dakika önce duruşmanın görüleceği salonun önüne geldik. Salonun kapısında bekleyen polisler ve mübaşir, katılanlar ve avukatları aldıktan sonra gazetecilerin ve dava gözlemcilerin duruşma salonuna girmesine izin verdi. Salonun girişinde bekleyen polisler, duruşmayı izlemek için gelenlerin üstünü aramadı, kimliğini sormadı. Labirent şeklindeki koridor boyunca karşı karşıya sırayla dizilmiş çok sayıda polisin arasından geçerek duruşma salonuna girdik. Duruşma, kararlaştırılan saatten 15 dakika geç başladı.
Duruşmaya Katılım
Duruşma, Tahir Elçi’nin ölüm yıldönümünden bir gün sonra görüldüğü için oldukça kalabalıktı. Katılan avukat ve izleyici sayısı fazla olması nedeniyle davayı izlemek için gelenler ile avukatların bir kısmı da duruşmayı sanık kürsüsünde ve sanık avukatları için ayrılan bölümde izledi. Duruşma salonunda oturacak yer kalmadığı için birçok avukat da duruşmayı ayakta izledi. İzleyici bölümünün en sonundaki sıralarda çok sayıda çevik kuvvet polisi oturdu. Sivil giyimli ve belinde telsiz olan birkaç polis ise katılan avukatlarının ve duruşma savcısının bulunduğu duvarın yanında duruşmayı izledi.
Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ile Elçi’nin kardeşleri Mehmet Elçi ve Ömer Elçi salondaydı. Zabıt katibi, mahkeme heyeti gelmeden duruşmaya katılanların isimlerini tutanağa geçirdi.
Tutuksuz yargılanan sanık polisler Fuat Tan Elazığ’dan, Sinan Tabur ve müdafii Av. Şenay Yalçın Malatya’dan, Mesut Sevgi Hatay’dan, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Sanık Mesut Sevgi’nin müdafi Av. Rukiye Bayır ise mazeret dilekçesi göndererek duruşmaya katılmadı. Salondaki SEGBİS ekranının küçük olması nedeniyle sanıkların yüzlerini ve hareketlerini zorlukla seçebiliyorduk.
Katılan Türkan Elçi vekili ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mahsum Batı ile katılan vekilleri Av. Evin Batı, Av. Zeynep Tepegöz, Av. Elçin Özge Şimşek Çağlayan, Av. Aynur Tuncel Yazgan, Av. Tuğçe Duygu Köksal, Av. Orhan Kemal Cengiz, Av. Zahide Beydağ Tıraş Öneri, Av. Taner Kılıç, Av. Erdal Doğan, Av. Özlem Yılmaz, Av. Benan Molu, Av. Muhammed Neşat Girasun, Av. Mahsuni Karaman, Av. Erkan Şenses, Av. Cihan Aydın, Av. Murat Timur, Av. Berfin Dayan, Av. Fırat Yıldız, Av. Nursel Sarıoğlu, Av. Serdar Özer salondaki yerlerini aldı.
Katılan Mehmet Elçi vekilleri Av. Mesut Beştaş, Av. Rojhat Dilsiz, Av. Mehmet Emin Atar, Av. Kadri Karaçelik, Av. Serhat Çakmak, Av. Ekin Yeter, Av. Gizem Miran, Av. Ahmet Kaden, Av. Abdulaziz Tokay da gelmişti. Mahkemenin davaya katılma talebini kabul ettiği Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Erinç Sağkan, Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Erenve Diyarbakır Barosu vekili ve Baro Başkan Yardımcısı Av. Mehdi Özdemirde salonda hazır bulundu.
Önceki duruşmalarda davaya katılma talebi reddedilen Tekirdağ Baro başkanı Av. Egemen Gürcün, Çanakkale Barosu Başkanı Av. Hande Keskin, Giresun Barosu Başkanı Av. Soner Karademir, Van Barosu Başkanı Av. Sinan Özaraz, Kocaeli Baro Başkanı Av. Mehmet Gül, Samsun Baro Başkanı Av. Pınar Gürsel Yıldıran, Adıyaman Barosu Başkanı Av. Bilal Doğan, İzmir Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, Bitlis Baro Başkanı Av. Gülhan Bayram Sekmen, Bingöl Baro Başkanı Av. Yusuf Ketenalp, Tunceli Baro Başkanı Av. Fatma Kalsen, Şırnak Baro Başkanı Av. Rojhat Dilsiz, Siirt Baro Başkanı Av. Muhammed Alptekin, Mardin Baro Başkanı Av.İsmail Elik, Ağrı Baro Başkanı Av. Serdar Günakın, Hakkari Baro Başkanı Av. Ergün Canan, Batman Baro Başkanı Av. Erkan Şenses, Muş Baro Başkanı Av. Kadir Karaçelik, Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, Mersin Baro Başkanı Av. Gazi Özdemir, Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu davaya katılma talebi kabul edilen Diyarbakır Barosu’nun vekili Av. Mehdi Özdemir’den aldıkları yetki belgesine istinaden katılan sıfatıyla duruşmaya katıldı.
Duruşmayı, Hafıza Merkezi, MLSA, ÖHD, TİHV, İHD Diyarbakır Şubesi, Tehlike Altındaki Avukatlar Örgütünden Françoise Cotta (Paris Barosu), Pierre Guillon (Lorient Barosu), Laure Beugnot (Lorient Barosu), Zaki Adam(Cenevre Barosu), Barbara Porta (Turin Barou), Benedetta Perego, (Turin Barosu), Amanda Gıchia (Cenevre Barosu), ayrıca Jeroen Brouwer(Amsterdam Barosu) ve Almanya Büyükelçiliği Birinci Katibi Theresa Ecermann ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sevilay Çelenk, Cengiz Çandar, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu gözlemci olarak katıldı.
Duruşmayı TBB Başkan Yardımcısı Av. Ercan Demir, TBB Saymanı Av. Gökhan Bozkurt ile TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Ali Bayram, Av. Melih Yağmur, Av. Nizam Dilek, Av. Hicran Kandemir ve Av. Abdulbaki Çelebi de izledi.
Duruşmaya basından Mezopotamya Ajansı (MA), DW Türkçe, Artı Gerçek haber sitesinin muhabirleri izleyici olarak katıldı.
Duruşmanın Seyri
Mahkeme heyeti, yaklaşık 15 dakikalık gecikmenin ardından duruşmayı başlattı ve SEBGİS ile kaydedilmesine karar verdi. Mahkeme Başkanı, savcının oturduğu yerdeki mikrofonun bozuk olması nedeniyle mütalaasını mahkeme heyetinin bulunduğu kürsedeki mikfondan okuyacağı bilgisini vererek, bu konuda bir yanlış anlaşılma olmaması için salona açıklama yaptı. Ardından katip, Elçi’nin öldürüldüğü olay yerini gören, ancak bozuk olduğu için kayıt yapmadığı ileri sürülen Mardin Kebapevi isimli işyerine ait Veraz marka kayıt cihazının olay tarihinde kayıt yapıp yapmadığı, sabit disk üzerinde ekleme, çıkarma, kesme, montaj veya –silme gibi bir müdahalenin bulunup bulunmadığına ilişkin tespit için hazırlanan TÜBİTAK raporunu okudu.
‘Kayıt Cihazındaki Log Kayıtlarında Silme Kaydına Rastlanmadı’
Raporda, Mardin Kebapevi’nde bulunan Veraz marka model cihaza ait hard diskin kopyasındaki görüntüler ve log kayıtlarına göre, 10-25 Ağustos 2010 tarihleri arasındaki 15 günlük zaman dilimine ait toplamda 765 adet güvenlik kamera kaydına ait verinin yer aldığı, Elçi’nin hayatını kaybettiği Yenikapı Sokağı gördüğü düşünülen 4 no’lu kameraya ait 9 adet kayıt bulunduğu, kayıtların içeriği incelendiğinde “mavi ekran” şeklinde görüntüler dışında başka bir kayıt olmadığı belirtildi. 4 no’lu kameranın log (kayıt, kütük) kayıtları üzerinden yapılan incelemede, 2010 ve 2013 yılları arasındaki üç farklı tarihe ait, “kayıp” olarak etiketlenmiş, 3 adet arıza kaydının tespit edildiği bilgisi yer aldı. DVR kayıt cihazlarındaki görüntülerin “kayıp” olarak etiketlenmesinin, ‘kamera donanımı, yazılımı, güç kaynağı, internet bağlantısı veya videolara ulaşılamaması veya cihaz içerisindeki hard diskin bozulması, arızalanması gibi fiziksel nedenlerle’ olabileceği ileri sürüldü.
Raporda, Elçi’nin 2015 yılında öldürüldüğü, cihazdaki görüntü kayıtların ise 10 Ağustos 2010 ile 25 Ağustos 2010 tarihleri arasındaki döneme ait olduğu, “cihaz üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme’ türünde bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir” denildi.
Raporun okunması ardından Mahkeme başkanı, TÜBİTAK raporuna ilişkin ilk olarak söz verdiği katılan Türkan Elçi “bir diyeceğim yok” dedi.
‘Elçi’nin Fail Veya Faillerini Ortaya Çıkaracak 40 Delil ‘Sokak Ortasında’ Bırakıldı’
Ardından söz alan katılan vekillerinden Av. Gamze Yalçın, cinayetin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen delillerin toplanması, faillerin ortaya çıkarılması, cezalandırılması adına etkili bir soruşturma ya da kovuşturma yürütülmediğini belirterek, bunu her duruşmada söylemeye devam edeceklerini söyledi. Olay yeri incelemesinde cinayet mahallinden uzakta olan 43 delilin toplandığını, Elçi’nin fail veya failleri ortaya çıkaracak 40 delilin ise sokak ortasında bırakıldığına dikkat çekti. Aylar süren sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle olay yerinin bütünlüğünün bozulması, delillerin toplanmaması nedeniyle bu dosyada bir ilerleme sağlanamadığını belirtti. Mahkemede “hukuk garabeti” olarak adlandırabilecekleri birçok olay yaşadıklarını dile getiren Yalçın, “Tanıkların savcılar eliyle yönlendirildiği, ifadelerinin baskı altında alındığı durumlara tanıklık ettik. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından yapmış olduğumuz taleplerin birçoğu mahkeme heyetiniz tarafından reddedildi”dedi.
‘Elçi’nin Vurulduğu Zamana Denk Gelen Görüntülerin Kayıp Olması Düşündürücü Değil Midir?’
Yalçın, kamera kayıtları konusunda bugüne kadar bir sonuç alamadıklarını, cinayetin yaşandığı sokağı gören Foto Film Şube Müdürlüğü’nün kamera kayıtlarında 13 saniyelik, PTT işyerine ait kamera kayıtlarında ise 17 dakikalık kesinti olduğunu, olay yerini çok yakından görme özelliğine sahip olan Mardin Kebap evi işyerinin 4 numaralı kamerasının görüntülerine bu güne kadar erişilemediğine dikkat çekti ve ekledi “Bu üç kameranın ortak özelliği tam da Tahir Elçi’nin vurulduğu zaman aralığına denk gelen görüntülerin kayıp olmasıdır. Sizce bu da düşündürücü değil midir? Bugüne kadar bu görüntü kayıtları üzerinden yapılan incelemelerde taleplerimiz doğrultusunda herhangi bir kesinti, silme, montaj, ekleme veya çıkarma olduğuna ilişkin herhangi bir tespit yapılmamıştır. Gelen tespitlerde bizim taleplerimizi karşılayacak nitelikte değildir.”
‘TÜBİTAK Raporu Bilimsel Olmaktan Uzaktır, Görsel Kayıtlar Üzerinden Delil Karartıldı’
TÜBİTAK raporunun bilimsel verilerden uzak bir şekilde hazırlandığını ifade eden Yalçın, rapordaki tespitlerin Mardin Kebapevi işyerinin sahibi C.E.’ın beyanlarına dayandırıldığını söyledi. Elçi’nin vurulduğu alana bakan, olay yerini en yakından gören 4 numaralı kameranın bu özelliklerini TÜBİTAK’ın raporda gözden kaçırdığına dikkat çekti. İşyerinin içini gösteren 3 kameranın olay günü çalıştığı, Elçi’nin vurulduğu yeri gören 4 numaralı kameranın kayıt tarihinin 2010 yılına ait olduğuna dair tespitin kendileri açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı. TÜBİTAK raporunda 9 adet kayıttan 3’ünün kayıp etiketiyle etiketlenmiş olduğuna dair bir tespit yapıldığını hatırlatan Yalçın, “Ölüm anını gösterebilecek, ölümün nasıl ve kim tarafından meydana geldiğini açığa çıkarabilecek üç temel görüntüye herhangi bir müdahalenin olup olmadığının tespitinin yapılmamış olması, görsellerde delil karartılması yapılmış olduğunu bize göstermiştir. Bu artık bizim için tartışmaya kapalıdır. Raporlar bilimsel olmaktan uzaktır” ifadelerini kullandı ve davada etkili bir soruşturma yürütülmemiş olmasının yaşam hakkının usul yönünden ihlal edildiğini vurguladı.
‘Görüntülere Müdahale Edildi, Deliller Karartıldı’
Türkan Elçi’nin vekillerinden Av. Mahsuni Karaman, Foto Film Şube Müdürlüğü ve Mardin Kebap Evi’nin 4 numaralı güvenlik kamera kayıtlarına soruşturma makamlarının talimatlarıyla doğrudan müdahale edildiğini, delillerin karartıldığını söyledi. Foto Film Şube Müdürlüğüne bağlı polisin olay günü çektiği görüntüler büyük bir ekrandan izlendiğinde montajlandığının açıkça anlaşılacağını ifade eden Karaman, “Görüntü kayıtlarının akışına bakarsanız bu kayıp 12 saniyelik zaman dilimi içerisinde Tahir Elçi’nin vurulduğu konusunda bir tereddüt bırakmıyor. ATK raporunda belirtildiği gibi eğer o görüntü kaydı sırasında polisin düşmesi gibi bir kayıttan çıkma hareketi olmuş olsaydı, o görüntünün son anı bir miktar titrek ve görüntü kayması olurdu. Kayıttan çıkılan yer, montajlanmış. Tahir Elçi o anda yerde vurulmuş durumda” dedi.
Mardin Kebap Evi’nin 4 Nolu kamerasına da müdahale edilerek delillerin karartıldığını belirten Karaman “Üç kamera çalışıyor iken dördüncü kameranın çalışmıyor oluşu tesadüf olamaz. Bütün bu kayıtların bir şekilde yok olması, kaybolması hayatın olağan akışına uygun mudur? Aynı dosyada her şey bu kadar tesadüf eder mi? Bu Tahir Elçi’nin dosyası ise eder” dedi. Mardin Kebapevi görüntülerinin tarih bilgisinin manipüle edildiğini ifade eden Karaman, Elçi’nin hayatını kaybettiği gün kameranın çalıştığını, kayıtlardaki tarih bilgisinin ise yanlış olduğunu savundu ve montaj iddialarıyla birlikte değerlendirilerek bu konuda yeni bir rapor aldırılmasını talep etti.
‘Bütün Keşif Taleplerimiz Reddedildi’
Katılan Türkan Elçi vekili Av. Zahide Beyda Tıraş Öneri, tanıkların dinlenmesi ve olay yerinde keşif yapılması için soruşturmanın başından bu yana onlarca dilekçe verdiklerini hatırlatarak, keşfin nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, tanıkların neden dinlenmesi gerektiğini ayrıntılı olarak mahkemeye sunduklarını ancak bu taleplerinin reddedildiğini hatırlattı. Soruşturma aşamasında olay yerinde gerçek anlamda bir keşif yapılmadığını söyleyen Öneri, mahkemenin etkin soruşturma yükümlülüğü kapsamında ölümcül atışın nereden geldiğinin tespiti için olayın yeniden kurgulanacak şekilde bir keşif yapılması gerektiğini ve keşfin PKK üyelerinin polislerce takibe alındığı ilk noktadan başlatılarak Elçi’nin vurulduğu Yenikapı sokağa kadar yapılacak şekilde planlanması gerektiğini söyledi. Öneri, mutlak gerçeğin ortaya çıkarılması için tanık, sanıkların, avukatlarının doğrudan keşfe katılarak beyanda bulunmasını, keşfin ses ve görüntülü olarak kayıt altına alınmasına karar verilmesi gerektiğini vurguladı.
‘Tanıklar, Savcıların Soruşturmayı Nasıl Manipüle Ettiğini Anlattı, Mahkeme Sessiz Kaldı’
Katılan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, duruşmadan bir gün önce Elçi’nin katledilişinin 8. Yılı olduğunu hatırlatarak, “Tahir Elçi’nin dosyasını asla cezasız bırakmayacağız” dedi ve bu davayı takip eden herkesin mahkemenin Tahir Elçi’ye yaraşır bir yargılama yapmasını beklediğini belirterek, bu konuda mahkemeyle birlikte yol almak istediklerini söyledi. Mahkeme huzurunda dinlenen tanıkların ifadelerinde savcıların soruşturmayı nasıl manipüle ettiğini anlattıklarını belirten Eren, mahkemenin bu suça kayıtsız kaldığını, savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmadığını söyledi. Eren “Bu davanın soruşturmasına bakmayan bu savcı, cinayetin örgüt tarafından işlendiği konusunda neden çaba sarf ediyor. Cinayetin yaşandığı gün Diyarbakır Sur’da yapılan güvenlik toplantısında alınan kararların icrasını maalesef savcılar yerine getirdi. Soruşturma savcısıyla birlikte bir kurgu oluşturdular” dedi. Kendilerini istihbaratçı olarak tanıtan kişilerin cezaevine giderek ifadesini geri çekmesi için tanık D.A.’a baskı yaptığını aktardı. Eren, failleri ilk günden beri gizlemeye çalışan bir irade olduğunu ancak mahkemenin bunun üzerine gitmediğini dile getirdi. Türkiye’de Kürtlerin mağduru ya da şüphelisi olduğu davalarda doğal yargıçlık ilkesinin uygulanmasını istediklerini kaydeden Eren, “Adaletin tecelli etmesi konusunda duyulan şüphe nedeniyle herkes burada. Bunu siz değiştirin. Bugünkü ara kararlarınızla bunu değiştirin. Bugüne kadar talep ettiğimiz bütün yazılı hususlar konusunda yeniden ara kararı tahsis edin”dedi.
‘Tahir Elçi Cinayeti Faili Meçhul Bile Olmayan Bir Dosyaya Dönüştürülmek İsteniyor’
Türkan Elçi vekillerinden Av. Orhan Kemal Cengiz, mahkemenin taleplere karşı kemikleşmiş bir tavrı olduğunu belirterek, davanın ve olayın arka planını çıkarmaya yönelik bütün taleplerin mahkemece reddedildiğini söyledi. PKK üyelerini takip eden istihbaratçı polislerin tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Katılan vekillerinden Av. Mesut Beştaş ise iddianameye bakıldığında bu dosyanın faili meçhul bile olamayan bir dosyaya dönüştürülmek istendiğini söyledi ve “Sizin sorumluluğunuz sadece Tahir Elçi’nin faillerini bulmaktan ibaret değil. Bundan sonraki faili meçhul ya da faili askıda bırakılmış cezalandırılmamış cinayetlerin önüne geçmek” diye ekledi.
‘Bu Yargılama Pratiğiyle Gittiği Yeri Görüyoruz Ve Bundan Endişeliyiz’
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan ise Diyarbakır Barosu ve Elçi ailesinin verdiği uzun uğraşların sonucunda iddianamenin hazırlandığını belirterek, “Neresinden bakarsanız bakın bu davanın iddianamesi tutarsız. Bu anlamda kovuşturma makamına düşen görevin de en azından bu eksikliklerin azami oranda giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak mahkemenizin uyguladığı yargılama pratiği bunu bizlerin elinden aldı. Örnek vermek istiyorum. Yüz yüzelik ilkesini yok saydınız. Evet, soruşturma aşaması çok eksikti ama burada avukatların en azından bu dosyadaki sanıkları çapraz sorguyla sorgulama hakları olmalıydı. Bu hak ellerinden alındı. Tanığın süreçteki ifadelerinde çok ciddi iddiaları vardı ve burada ifade vermeye hazır olduğunu ifade etti. O kişi buraya çağrılıp hepimizin sorularıyla maddi gerçeğin ortaya çıkmasına dönük bu dosyaya önemli katkılar sunulabilirdi” diye kaydetti. Cinayetin 8 yıldır aydınlatılmaya çalışıldığını ancak gizli bir elin cinayetin üstünü örtmeye çalıştığını söyleyen Sağkan, “Bu dosyanın bu yargılama pratiğiyle gittiği yeri görüyoruz ve bundan endişeliyiz. Yargılamayı siyasetin gölgesinden çıkarmak adil yargılama yapılmasını istiyoruz. Adil yargılanma hakkı kapsamında bütün taleplerin kabul edilmesini istiyoruz” dedi.
18 Baro Başkanı Ve Yöneticisi Beyanda Bulundu
Davaya katılma talebi kabul edilen Diyarbakır Barosu adına yetki belgesiyle duruşmaya katılan tüm baro başkanları beyanda bulundu. Baro başkanları, dava dosyasındaki eksikliklere değinerek, cinayetin aydınlatılması için taleplerinin kabul edilmesini istedi. Baro başkanları beyanda bulunduğu sırada duruşma savcısı bir süreliğine salondan ayrıldı.
Savcı, Katılan Avukatlarının Bütün Taleplerinin Reddedilmesi Yönünde Görüş Sundu
Duruşma savcısı, bulunduğu yerin mikrofonu bozuk olduğu için mütalaasını mahkeme kürsüsündeki mikrofondan okudu. Celse arasında dava dosyasına giren TÜBİTAK raporuna karşı bir diyeceğinin olmadığını belirten Savcı, yeniden rapor aldırılması yönündeki talebin dosyadaki bütün raporlar birlikte değerlendirilerek reddine karar verilmesini, Elçi’nin vurulduğu yerde keşif yapılması talebinin ise olayın üzerinden uzun süre geçmiş olması, keşif mahallinin fiziki durumunun değişmesi, 17 Mart 2016’da uzman bir heyetle olay yerinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan rapor dikkate alındığında, keşif yapılmasının dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddedilmesini, Elçi’nin öldürülmeden önce aldığı tehditler konusunda herhangi bir tedbir alınıp alınmadığının Diyarbakır Valiliğine sorulmasına yönelik talebin dosyanın esasına ilişkin olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesini talep etti.
Ayrıca Sanık Uğur Yakışır’ın yakalama kararının infaz edilmediğini, bunun davada bekletici mesele yapılmasıyla, ifadesi alınan sanıklar Mesut Sevgi, Fuat Tan ve katılan Sinan Tabur yönünden dosyanın sürüncemede kalmasına neden olacağını ve yargılamanın uzamasına sebebiyet vereceğini belirten Savcı, Uğur Yakışır’ın dosyasının bu davadan tefrik edilmesini ve başka bir esasa kaydının yapılmasını ve esas hakkındaki mütalaayı hazırlamak için dosyanın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini istedi.
Sanık Sinan Tabur müdafii Av. Şenay Yalçın söz alarak, katılan avukatları ve baro başkanlarının dosya kapsamındaki gerekli açıklamaları yaptığını belirterek, olay yeri keşfi simülasyonunda da müvekkilin yerinin yanlış belirtildiğini savundu. Yapılacak keşifle müvekkilinin olay sırasında yerinin tam olarak belirlenmesini istedi.
Ara Kararlar
Mahkeme ara kararını açıklamak için duruşmaya 1 saat kadar ara verdi. Mahkeme’nin ara kararlarını her duruşmada olduğu bu duruşmada da katip okudu.Ara kararlar şöyle:
- Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesinin dosyaya bir yenilik katmayacağı anlaşıldığından dinlenilmesinden vazgeçilmesine,
- Sanık Uğur Yakışır yönünden dosyanın tefrik edilmesine (ayrılmasına)
- Tanık olarak dinlenmesi istenen polis memurlarının olaya ilişkin bizzat görgüye dayalı tanıklıkları bulunmadığı nedeniyle taleplerin reddine,
- Tanıklar M. T. ve D. A.’nın daha önce dinlenmiş olduğu göz önüne alınarak dinleme talebinin reddine,
- Olay anına ilişkin tüm görüntü kayıtlarının temin edilerek yeniden incelenmesi yönündeki talebinin reddine,
- Bir kısım Baro’nun davaya katılma yönündeki taleplerinin suçtan doğrudan zarar görme ihtimalleri bulunmadığından reddine,
- Sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur hakkındaki yurtdışı yasağı adli kontrol kararının devamına,
- Sanıklar ve müdafilerinin bir sonraki celse SEGBİS ile hazır olmaları için bulundukları yer mahkemelerine talimat yazılmasına,
- Sanık Uğur Yakışır hakkındaki yakalama emrinin devamına,
- Yeniden keşif yapılmasının dosyaya bir yenilik katmayacağı anlaşılmakla keşif taleplerinin reddine,
- Esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere dosyanın iddia makamına gönderilmesine,
- İddia makamının esas hakkındaki mütalaasını celse arasında hazırlayıp sunması halinde mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak üzere sanıklar ve sanık müdafiilerine; beyanlarını hazırlamak üzere katılan kişi ve kurumlar ile vekil ve temsilcilerine tebliğine karar verildi.
Bir sonraki duruşma ise 6 Mart 2024 günü, sat 10.00’da görülecek.
Duruşma Sonrası
Duruşma sonrasında her duruşma olduğu gibi basın açıklaması yapıldı.
Burada konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, “Mahkeme aslında bugün 3 yıldır süre gelen kovuşturma sürecindeki çizilen senaryonun son noktasını koydu. Mahkeme bu kararla bize ‘Ey avukatlar, Tahir Elçi’nin dostları, sizi 3 yıldır sözde bir yargılamayla oyaladık, zaman zaman ara kararlar kurduk ama bu dava dosyası bizi aşıyor. Bu dava dosyasında birileri Ankara’nın karanlık dehlizlerinde ara karar kuruyor’ dedi. Savcı mütalaası karara dönüştü. Mütalaa savcının mütalaası değildi, karar da bu heyetin kararı değil. Biz artık bunu gördük. ‘Bugüne kadar bize söylediklerinizi bir kez daha söyleyin ama bu davayı bu şekilde kapatacağız’ denilmek istendi. Ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz.” dedi.
TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan ise heyetin niyetini ara kararıyla ortaya koyduğunu belirterek, “Bugün dinlenmesi istenilen tanıkların tamamını ‘Dosyanın esasına bir katkısı olmayacaktır’ diye reddeden bir hukuksuzluğu gördük. Bugün bu mahkemede, 2016’da yapılan keşfi gerekçe göstererek, olay mahallinde yapılacak bir keşfin dosyaya katkısı bulunmayacağı söyleyen bir kaçamak cevabı, bir hukuksuzluğu, korkuyu gördük. Ve bugün maalesef ki, eldeki bu delillerle, ‘Artık ben bu işlerden elimi eteğimi çekiyorum, daha fazla bu işi sürdüremeyeceğim’ diyen bir mahkeme gördük” dedi.