Nurcan Kaya, bir insan hakları savunucusu, avukat ve yazar. Kendini tarif ederken hak savunuculuğunu özellikle en öne alıyor. Kaya hakkında, altı yıl öncesine ait aynı sosyal medya paylaşımı nedeniyle üç kez üç farklı suçtan dava açma girişiminde bulunuldu. Sonunda “terör propagandası”ndan dava açıldı ve mahkeme 1 yıl 3 ay hapis cezası vererek hükmün açıklanmasını geri bıraktı. 

Nurcan Kaya, 1977'de Diyarbakır'da doğdu. Hukuk eğitimini ve avukatlık stajını burada tamamladı. Stajyer avukat iken hukuk yoluyla hak savunuculuğu yapabileceğine karar verdi ve stajını Diyarbakır Barosu eski başkanlarından Fethi Gümüş’ün yanında yaptı. İHD’de gönüllü olarak çalıştı, çevirmenlik yaptı. Diyarbakır Barosu komisyonlarında görev aldı. Ancak daha sonrasında kariyerine sivil toplum örgütlerinde devam etti.

Onu bir insan hakları savunucusu olmaya götüren kırılma anı, 1993’te Lice’nin yakılması olayı oldu. Ablası askeri operasyon yapıldığı sırada Lice’deydi. Şehir merkezinde büyümüş, pek politik olmayan, esnaf bir ailenin çocuğu iken şahit olduğu bu olayla sarsıldı.

İngiltere'de Uluslararası İnsan Hakları Hukuku yüksek lisansı yaptı. Londra'daki sivil toplum örgütlerinde, ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi'nde uzman olarak çalıştı. Bir süre sonra Londra'ya dönerek Minority Rights Group International'da görev yapmaya başladı. Burada AB’nin ayrımcılık yasağına ilişkin mevzuatının üye ülkelerde uygulanmasıyla ilgili çalışmalar yürüttü. Ayrımcılık yasağı ve azınlık hakları üzerinden Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili projelerde yer aldı, raporlar yazdı.

2004 yılında Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Prof. Dr. Baskın Oran tarafından hazırlanan Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu'nun yayımlanması sonrası süreçte, raporun yazarlarına ve azınlık haklarıyla ilgili çalışanlara yönelik tehdit ve baskılar arttı. Birkaç yıl süren bu dönemde Minority Rights Group da aynı konuda bir rapor hazırladı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, bir basın toplantısında henüz yayımlanmamış bu rapor üzerinden Londra merkezli STK’yi Türkiye’de azınlık yaratmak ve Türkiye’yi bölmekle suçladı. Bu açıklamadan sonraki süreçte Kaya, azınlıklarla ilgili çalışmaları nedeniyle Türkiye’den telefonlar almaya başladı. Bu telefonlar Ergenekon ve Balyoz davaları sürecine kadar sürdü.

Kaya 2009’da Türkiye’ye döndü. Uluslararası sivil toplum için çalışmaya devam etti. 2018'de ise doğduğu Diyarbakır’a yerleşti ve avukatlık yapmaya başladı. Aynı zamanda köşe yazarlığı ve sivil topluma danışmanlık yapıyor. Avukatlığı aktivizm aracı olarak görüyor ve öyle icra ediyor. Sivil topluma ve hak savunucularına yönelik adli süreçleri bu sayede daha kolay ve yakından takip edebiliyor, yazarak kamuoyuna duyuruyor.

Nurcan Kaya, 27 Ekim 2019’da Tunus’a gitmek üzereyken İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı. Aynı gün Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Sorgusunda Suriye’ye yönelik operasyonla ilgili paylaştığı bir tweet soruldu, yurtdışına çıkış yasağı kondu. Yasak 2020 Ocak sonunda kaldırıldı.

Bu tweet nedeniyle TCK 216’dan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” iddiasıyla bir soruşturma açıldı. Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Ardından TCK 301’den “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama” iddiasıyla soruşturma açıldı ancak Adalet Bakanlığı onay vermedi. Yine aynı tweet yanına başka birkaç tweet daha eklenerek örgüt propagandasından soruşturma açıldı ve bu kez 5 Ekim 2020’de davaya dönüştü.

Savcılık mütalaasında bahsedilen tweet şöyle: “Kobane'de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor. Demokrat Araplar da direniyorlar; şehitler verdiler maalesef." Bu ifade tırnak içinde yazılmış bir tweet, yani alıntı. Bu alıntı 2014 Ekim’de, Çözüm Süreci devam ederken Kaya'nın İstanbul’da katıldığı, Kobane'yle ilgili halka açık panele video ile bağlanan bir konuşmacının sözleri. Nurcan Kaya bu süreci kimliğine ve yazdıklarına yönelik bir yargı tacizi olarak değerlendiriyor.

Karar duruşması 27 Eylül 2021’de Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme heyeti Kaya'ya 1 yıl 3 ay hapis cezası vererek hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

Mart 2024'te, Anayasa Mahkemesi (AYM), "Kobane’de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor" şeklindeki sosyal medya paylaşımıyla ilgili olarak başlatılan yargısal işlemler kapsamında Nurcan Kaya'nın pasaportuna el konulmasının ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti ve idareyi 13 bin 500 TL tazminat ödemeye mahkum etti.