Melih Bulu’nun 2 Ocak 2021’de, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle rektör atanması nedeniyle başlayan Boğaziçi Üniversitesi eylemleri, toplumsal bir itiraza dönüştü. Akademisyenlerin rektörlük binasına sırtlarını dönerek tuttukları nöbet, 22 Temmuz 2024 itibariyle 1296. gününde. Bulu’nun atanmasıyla başlayan öğrenci protestoları ise kısa sürede Türkiye’nin farklı üniversitelerine, hatta yurtdışına yayıldı, yüzlerce kişi gözaltına alındı. Kimi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, kimine ise ev hapsi verildi. Yedi öğrenci, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlaması ve üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. İkisi tutuklu 14 öğrenci hakkında ise; ‘Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak, ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama’, ‘Kişiyi, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle birden fazla kişiyle hürriyetinden yoksun kılma’, ‘Görevi yaptırmamak için direnme’ ve ‘Kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma’ suçlarından hapis cezası isteniyor.  

Boğaziçi eylemleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 Ocak 2021’de, 31352 Sayılı Resmi Gazete’de çıkan kararname ile içinde Boğaziçi Üniversitesi’nin de bulunduğu beş üniversiteye rektör atamasıyla başladı. Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan Melih Bulu, Boğaziçi geleneğinden gelen bir isim değildi ve AKP eski milletvekili aday adayıydı. Aynı gün, Bulu’nun doktora tezinde intihal yaptığı ortaya çıktı.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, öğrencileri ve mezunları atamaya tepki gösterdi. Öğrenciler karşı çıkışlarını sosyal medya üzerinden duyurarak, destek olmak isteyen herkesi 4 Ocak Pazartesi günü üniversitenin Güney Kampüs kapısına davet etti. Öğretim üyeleri ise 3 Ocak’ta atanmış rektöre karşı ortak bir bildiri yayımladı. Bildiride, 1980 askeri darbesinden bu yana Boğaziçi Üniversitesi’ne ilk kez kurum dışından rektör atandığı hatırlatılıyor, üniversite ilkelerinden vazgeçilmeyeceğinin altı çiziliyordu.  

4 Ocak’ta Güney Kampüs kapısı önünde yüzlerce kişi vardı. “Kayyum rektöre hayır”, “Melih Bulu bizim rektörümüz değil”, “İntihalci bir rektör istemiyoruz” sloganları atıldı. Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) ve polis, Güney Kampüs kapısına kelepçe taktı, öğrenciler kampüse alınmadı. Girişteki barikatı geçmeye çalışan göstericilere polis biber gazı ile müdahalede bulundu, iki öğrenci gözaltına alındı. Eyleme katılan 17 kişi ise “2911 sayılı Kanun’a muhalefet” ve “görevli memura mukavemet” suçlarını işledikleri iddiasıyla sabah saatlerinde ev baskınlarıyla gözaltına alındı. İki gün sonra gözaltındaki protestocu sayısı 36 olmuştu. 

5 Ocak günü Boğaziçi akademisyenleri de eylemdeydi. Saat 12:00’de üniversite kampüsünde yapılan devir teslim törenine cübbeleriyle katıldılar ve rektörlük binasına sırtlarını döndüler. Gözaltına alınan öğrencilerin derhal salıverilmesi çağrısında bulundular. Bu eylem, günlük rutinlerinin bir parçasıydı artık. 

Ertesi gün İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu ilçelerde toplantı, eylem ve gösteri yürüyüşlerini 5 Şubat’a kadar yasakladı. Boğaziçi Dayanışması bunun üzerine destek vermek isteyen herkesi Kadıköy’e çağırdı. 

İstanbul’la eş zamanlı olarak Ankara, Antalya, İzmir ve Denizli’de de destek eylemleri yapıldı. Ankara’da dört öğrenci gözaltına alındı, akşam saatlerinde salıverildi. Boğaziçi Üniversitesi mezunları “Biz De Kabul Etmiyoruz” isimli bir imza kampanyası başlattı, kampanyaya binlerce kişi imza verdi. Akademik Dayanışma Ağı, Barış İçin Akademisyenler gibi 12 meslek grubu da Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerine uluslararası destek verdiklerini açıkladı. Ardından Yale, Harvard, Sorbonne, Humboldt, Oxford, Columbia üniversiteleri de destek açıklaması yaptı. Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde destek eylemleri sürdü.  

5 Ocak’ta başlayan ev baskınlarıyla gözaltına alınan 45 öğrenciden 21’i ifadeleri alınmak üzere adliyeye sevk edildi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Bounsergi’nin 10 Ocak tarihinde çıktığı açık çağrı sonrasında Türkiye ve dünyadan gönderilen yaklaşık 400 eser Güney Kampüs’te sergilenmeye başlandı. Bu eserlerden biri, Kabe’yi LGBTİ+ bayrağı ve bir Şahmeran figürüyle birlikte gösteriyordu. Eser üzerinden sergi ve öğrenciler Diyanet İşleri Başkanı, İçişleri Bakanı ve medya tarafından hedef gösterildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sergideki eserle ilgili “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” iddiasıyla re’sen soruşturma başlattı ve sergi ekibinde bulunan dört öğrenci gözaltına alındı. İçişleri Bakanlığı Süleyman Soylu, gözaltındaki öğrenciler için Twitter’da “dört LGBT sapığı” deyince, söz konusu tweet sosyal medya şirketi tarafından nefret söylemi barındırdığı için kısıtlandı. Serginin ardından Melih Bulu’nun talimatıyla Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapısına kilit vuruldu. 

Sergi sonrasındaki protestolara katılan Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş’ın tutuklanmasının ardından başlayan eylemler ile sürecin önemli günlerinden biri yaşandı. 1 Şubat gecesi polis kampüsü basarak 159 öğrenciyi gözaltına aldı. Ertesi gün akademisyenler nöbet sonrası rektörlük binasına yürüyerek Melih Bulu’yu istifaya çağırdı. Akşam Kadıköy’de düzenlenecek eyleme gitmek isteyen öğrenciler kimlik kontrolü yapılarak otobüslerden indirildi, vapurlara bindirilmedi. Eylemde ise 228 kişi gözaltına alındı. Ankara ve İzmir’deki destek eylemlerinde gözaltına alınanların sayısı 135’ti. Polis tarafından dişi, parmağı kırılan öğrenciler oldu. İstanbul’un farklı semtlerinde halk, evlerin pencerelerinde tencere-tava çalarak yaşananları protesto etmeye başladı. 

1 Şubat’taki eyleme katılan 12 öğrenci hakkında ev hapsi, dokuzu hakkında adli kontrol kararı verildi. 30 öğrenci ise tutuklama talebiyle Hakimliğe sevk edildi. Gözaltına alınan öğrencilerin tamamı 4 Şubat’ta serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yürüttüğü soruşturma kapsamında hazırladığı iddianamede 97 kişiye “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlaması yöneltti. Açılan davada 97 kişinin üçer yıl hapisle cezalandırılması istendi. Boğaziçi’ne destek eylemleri üniversitelere yayıldı, Samsun, Çanakkale, İzmir, Bursa ve Edirne’de öğrenciler atanmış rektörlere itiraz etti. Destek verenler arasında İstanbul’dan liseler de vardı. 

Kadıköy’deki eylemde gözaltına alınan Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta, 5 Şubat’ta tutuklandı. Aynı gün, Orta Doğu Teknik Üniversitesi akademisyenleri, Boğaziçi bileşenlerine destek vermek için eylem düzenledi, gözaltı ve tutuklamalara karşı bildiri okudu. Hemen her gün ülkenin farklı bir şehrinde öğrenciler eylemdeydi artık. Eylemlerle birlikte gözaltı ve ev hapsi sayıları artıyor, yeni gösteri yürüyüş yasakları açıklanıyordu. 6 ve 7 Şubat’ta İstanbul’da altı kişi daha tutuklandı. Böylece tutuklu öğrenci sayısı 11’e çıktı. 

20 Şubat’ta Türkiye ve dünyadan 900 üniversitenin imzaladığı Magna Charta akademik özgürlük ve özerklik anlaşması gözlem merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlarla ilgili YÖK’e bir metin gönderdi. Aynı gün Boğaziçi Üniversitesi Mezunları, İsviçre’deki Birleşmiş Milletler binası önünde protesto eylemi yaptı. 

22 Şubat’a gelindiğinde ev hapsi cezası alanların sayısı 27 olmuştu. İstanbul Valiliği, 1 Nisan’da Boğaziçi Dayanışması’nın Kadıköy eylemi çağrısı üzerine Kadıköy’de toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklandığını açıkladı. Eylem için Kadıköy’de buluşanlara polis ağır bir şekilde müdahale etti, 40’a yakın kişi gözaltına alındı

İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından düzenlenen basın açıklamasına yönelik polis müdahalesi gerçekleşti, 51 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Türkiye İnsan Hakları Vakfı çalışanı Aytül Uçar ile Emine Akbaba ve İrem Çelikbaş hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Direnişin 122. gününde akademisyenler, Melih Bulu’nun kayyum rektör olarak atanmasıyla başlayan süreç boyunca üniversitede yaşanan ihlalleri Boğaziçi Hasar Raporu olarak paylaştılar. 

Üniversitede sekiz senedir yarı zamanlı ders veren ve adli süreçler boyunca öğrencilerinin yanında duran avukat Feyzi Erçin’in yaz okulunda vereceği dersler rektör yardımcısı Naci İnci tarafından onaylanmadı. Erçin’in ardından, Ecmal Ayral’ın ders vermesi de rektörlük tarafından engellendi. Haziran ayında, direnişe katılan ve destek veren öğrencilerin KYK burs ve kredilerinin kesildiği öğrenildi. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2021 Basın Özgürlüğü Ödülü’nü 7 Temmuz’da Boğaziçi Demokratik Direniş Bileşenleri ile TTB’ye verdi. 

15 Temmuz 2021’de Melih Bulu rektörlük görevinden alındı ve yerine YÖK tarafından vekaleten yardımcısı Naci İnci atandı. Bu gelişme üzerine Boğaziçi Bileşenleri yeni bir kayyum rektör atanmasını kabul etmeyeceklerini, talepleri kabul edilene kadar direnişe devam edeceklerini beyan etti. İnternet üzerinden bir ön seçim yapıldı ve ilk adaylar Mine Eder, Ünal Zenginobuz, Cem Say ve Ali Tekcan olarak açıklandı. 

Vekaleten atanan Naci İnci’nin ilk icraatı, direnişin gün gün hafızasının oluşmasına katkı sunan akademisyen ve belgesel filmci Can Candan’ın üniversitedeki görevine bölüm ve fakültenin görüşünü almadan son vermek oldu.  

20 Ağustos 2021’de Boğaziçi Rektörlüğüne bir başka Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Naci İnci atandı.

Mülkiyeliler Birliği, 2021 Mülkiye Büyük Ödülü’nü ‘Boğaziçi Demokratik Direniş Bileşenleri‘ adına Can Candan’a verdi. Kuzey Amerika Ortadoğu Çalışmaları Derneği (MESA) da 1 Aralık 2021’de “2021 Akademik Özgürlük Ödülü”ne Boğaziçi Üniversitesi Direnişinin bileşenlerini layık gördüklerini açıkladı.

Ağustos 2023’te rektörlük, öğle tatillerinde Güney Kampüs meydanında gerçekleştirilen 15 dakikalık sessiz protesto eylemine katılan öğretim üyeleri hakkında disiplin soruşturması başlattı. Gerekçe olarak eylemlerin “kanuna aykırı” ve “üniversite işleyişini bozucu nitelikte” olduğu öne sürüldü. 1 Eylül 2023 itibariyle 13 akademisyen hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştı. 

Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayıp sonradan yerine atanan Naci İnci’yle devam eden protestolar sonucu öğrencilere karşı açılan davalar şöyle:

Sergi davası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bounsergi’de yer alan sanat eserlerinden Kabe’yi LGBTİ+ bayrağı ve bir Şahmeran figürüyle birlikte gösteren çalışma nedeniyle başlattığı soruşturmayla ilgili ikisi tutuklu yedi öğrenci hakkında iddianame hazırladı. Öğrencilerin “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla üç yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi."Sergi Davası"nın ilk duruşması, 17 Mart 2021’de, İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu öğrenciler Selahattin Uğuzeş ve Doğu Demirtaş tahliye edildi.  Bir sonraki duruşmanın 5 Temmuz 2021’de yapılmasına karar verildi. 

5 Temmuz 2021’de, davanın ikinci duruşması görüldü. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. 

17 Kasım 2021’de görülen üçüncü duruşmada, sanık avukatlarının tüm taleplerini reddeden mahkeme, Siber Suçlar Şube Müdürlüğünden “Kabe protestosu” üzerine açık kaynak araştırması raporu istenmesine ve el konulan malların Güvenlik Şubeye sorulmasına karar verilerek bir sonraki duruşmanın 9 Şubat 2022’de yapılması kararlaştırıldı.

Davanın dördüncü duruşmasında mahkeme, Kâbe resmi asılması ile ilgili açık kaynak araştırması yapılması ve buna yönelik oluşan olumlu, olumsuz tepkileri içeren raporun hazırlanması için davayı 30 Mart 2022‘ye erteledi. 

30 Mart 2022'de görülen duruşmasında hakim izinli olduğu için nöbetçi hakimin baktığı duruşmada celse açılıp kapandı. Avukatların da mazeret sunduğu duruşmada, dosyaya gönderilmesi beklenen iki emniyet raporunun da henüz gelmediği görüldü. 

1 Haziran 2022'de görülen duruşmada Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden istenen, eylem ile ilgili destek veya kötüleme paylaşımları ve haberlerin bulunduğu açık kaynak araştırma raporunun mahkemeye gönderildiği belirtildi. Sanık avukatları raporu incelemek ve beyanda bulunmak üzere süre talep etti. Suçlama konusu yapılan görseli kimin astığının tespit edilmesi talebini reddeden mahkeme, polisin hazırladığı rapora karşı beyanda bulunmak üzere öğrencilere ve avukatlarına süre vererek davayı 28 Eylül 2022'ye erteledi. 

28 Eylül 2022'de görülen duruşmasında mahkeme, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için davayı ertelendi.

17 Şubat 2023'teki duruşma, 21. Asliye Ceza Mahkemesi salonundan daha büyük bir duruşma salonuna alınarak 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkeme, savcılığın eylemin ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme mahiyetinde olup olmadığı, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkmasına elverişli olup olmadığı ile fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olup olmadığının tespiti’ için dava dosyasının kamu düzeni ve kamu güvenliği uzmanı, toplum bilimi uzmanı ve dil bilimi uzmanından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine gönderilmesi talebini kabul ederek duruşmayı  erteledi.

14 Temmuz 2023 tarihindeki davanın bir sonraki duruşması hakimin izinli olması sebebiyle ertelendi. 

1 Ekim 2023'teki duruşmada mahkeme, daha önce talep edilen bilirkişi raporunun dönüşünün beklenmesine karar vererek davayı erteledi.

Davanın 26 Nisan 2024 tarihindeki duruşmada, avukatlar bilirkişi raporunu incelemek için ek süre talep istedi. Süre talebini kabul eden mahkeme, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcıya gönderilmesine de karar vererek duruşmayı erteledi.

27 Eylül 2024'te gerçekleşen duruşmada, öğrencilerin avukatları, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itiraz ederek, iddianamede savunulduğu üzere kamu barışının bozulup bozulmadığına dair yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etti. Avukatlar, bilirkişinin kendisini mahkeme yerine koyarak hüküm belirttiğini ve görev aşımında bulunduğunu savundu; ancak mahkeme talebi reddetti. savcılık esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcılık, sanıkların “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla yargılandığını belirtirken, bunun yerine “dini değerleri aşağılamak” suçundan cezalandırılmaları gerektiği yönünde görüş sundu. Avukatlar, savunmaları için ek süre talep etti. Dava 25 Şubat 2025'e ertelendi.

Gökkuşağı Davası

Boğaziçi direnişi sırasında, Güney kampüs girişinin çatısına çıkarak gökkuşağı bayrağı açan bir öğrenci hakkında disiplin soruşturması açılmıştı. Öğrenciler, disiplin kurulunun toplanacağı 25 Mart 2021’de bu soruşturmayı protesto etmek üzere toplandı ve 12 öğrenci gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 12 öğrenci hakkında hazırlanan iddianamede, “uyarılara rağmen grubun flamaları kapatmaması, toplu halde yürümekte ısrar etmeleri ve sosyal mesafe kurallarına uymamaları” ifadeleri yer aldı. Öğrencilerin yargılanmasına Haziran 2021’de İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacak ve bu dava "Gökkuşağı Davası" olarak anılacaktı. 

Davanın 20 Eylül 2022'de görülen yedinci duruşmasında savcının esas hakkındaki mütalaasını açıklaması bekleniyordu, ancak mahkemenin hem hakimi hem de savcısı değişmişti. Yeni savcı dosyayı inceleyip esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için ek süre istedi. İddia makamının talebini kabul eden mahkeme, davayı 22 Kasım 2022'ye erteledi.

14 Kasım 2022'de, üçüncü savcı değişikliğinden sonra esas hakkındaki mütalaanın hazırlandığı öğrenildi. İddia makamı, 12 öğrenci hakkında "2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet"ten 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istedi. Davanın 29 Aralık 2022'deki karar duruşmasında, mahkeme 12 öğrenci hakkında beraat kararı verdi. 

Çadır Davası 

Güney Kampüs’te kurulan nöbet çadırı, dokuz ay sonra ÖGB tarafından kaldırıldı. Yeniden çadır kurmak isteyen öğrenciler ve akademisyenler ile güvenlik arasında arbede çıkınca kampüse yeniden çevik kuvvet ekipleri girdi, 45 öğrenci gözaltına alındı. Öğrencilerden 42’si aynı gün serbest bırakılırken, mahkemeye sevk edilen üç öğrenci ise adli kontrol şartıyla serbest kaldı. 45 öğrenci hakkında daha sonra “2911 sayılı Kanuna muhalefet” suçlamasıyla 27. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Bu dava, "Çadır Davası" olarak anılacaktı. 

Davanın ilk duruşması 22 Nisan 2022’de yapıldı. Mahkeme, avukatların derhal beraat taleplerinin reddine, ifadesi alınan öğrencilerin duruşmalardan vareste tutulmasına, ifadesi alınmayan iki kişinin zorla getirilmesine hükmetti. Dosyadaki görüntü kayıtlarının bilirkişiye gönderilerek rapor hazırlanmasına karar verilen dava, 21 Ekim 2022’ye ertelendi.

Davanın 21 Ekim 2022'deki ikinci duruşmasında, 26 öğrenciye aynı suçlamayla açılan başka bir dava daha olduğu, bu dosyanın davayla birleştirildiği tutanağa geçirildi. Mahkeme, avukatların derhal beraat kararı ve tutanak tanıklarının dinlenmemesi talebini reddetti. Savunması alınan öğrencilerin duruşmadan vareste tutulmasına karar veren mahkeme, davayı  erteledi.

31 Mart 2023 tarihindeki duruşmada öğrencilere yönelik polis müdahalesi ile ilgili çekilen görüntüleri kaydeden kişinin tespit edilmesi ve tanık olarak dinlenilmesi talebini reddeden mahkeme, davayı Kasım’a erteledi.

3 Kasım 2023 tarihindeki 4. duruşmada hiçbir değişiklik olmamış ve dava Haziran ayına ertelenmiştir.

 

Araba Davası

Boğaziçi Üniversitesi hazırlık öğrencileri 4 Ekim Pazartesi günü, derslerinin yüz yüze yapılması talebiyle rektörlük önünde eylem gerçekleştirdi. Naci İnci’nin rektörlük binasından çıkışı esnasında öğrenciler özel güvenlik tarafından darp edildi. Öğrencilerin yüz yüze eğitim talepleri sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreninde Boğaziçili öğrencileri hedef göstererek: “Rektörünüz aracın içinde, siz önünü kesiyorsunuz, daha sonra aracın üstüne çıkıp tepinmeye başlıyorsunuz. Böyle bir öğrenci olamaz. Onlar olsa olsa üniversitelerin içine sızmış teröristlerdir.” demesinin ardından öğrenciler gözaltına alındı. 14 öğrenci hakkında “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme, kara ulaşım araçlarını kaçırma ve alıkoyma” suçlamalarıyla İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Bu dava daha sonra "Araba Davası" olarak anılmaya başlandı. 

Davanın ilk duruşması 7 Ocak 2022'de görüldü. O güne kadar üç ayı aşkın süredir tutuklu yargılanan Caner Perit Özen ve Ersin Berke Gök, tahliye edildi.

Davanın üçüncü duruşması 21 Mart 2022’de görüldü. Davanın avukatlarından Ömer Kavili salondan çıkarıldı, hakim salonu terk etti, polisler duruşma salonuna girdi ve izleyicileri çıkardı. Savunma avukatlarının azledilmek istendiği duruşmada verilen aradan sonra mübaşir avukatların salona alınmayacağını açıkladı. Duruşmanın tutanağı UYAP üzerinden görüldü.

Davanın altıncı duruşması 30 Ocak 2023’te yapıldı. Bu duruşmada savcı 14 öğrenci hakkında 5 yıl 3 aydan 23 yıla kadar, toplam 336 yıla kadar ceza istedi.

Davanın karar duruşması 3 Şubat 2023'teydi. Seyircilerin salondan çıkarıldığı duruşmada içeri çevik kuvvet girdi. Avukatların itirazı üzerine polis salondan çıkarıldı. Mahkeme heyeti, Berke Gök hakkında kamu malına zarar verme suçundan 1 yıl 6 ay, Eftelya Koyuncu hakkında kamu görevlisine hakaret suçundan 1 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle tüm öğrencilerin "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan beraatine karar verilirken 14 öğrenci "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek" suçundan ayrı ayrı 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

52 öğrencinin yargılandığı dava

Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan protestolarla ilgili 52 öğrenciye “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamalarıyla İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Davanın ikinci duruşması 29 Kasım 2021’de yapıldı. Mahkeme, savunma yapan sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, vareste tutulma taleplerinin kabul edilmesine, yurt dışındaki sanıkların savunmalarının alınması için istinabe yazılmasına ve mazeretsiz duruşmaya gelmeyen sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek davayı 21 Şubat 2022 tarihine erteledi.

Davanın altıncı duruşması 4 Temmuz 2022'de görüldü. Boğaziçi Üniversitesi’nde uzun süre özel kalem müdürü olarak çalıştığını söyleyen ve dosyada mağdur sıfatıyla yer alan A. A., “Şikayetçi olmamıştım ama ismim yazılmış. Bizim işimiz rektörün çıkış saatine bağlıdır. Olay günü de rektör çıkmadığı için biz de işimizin başındaydık. Çıkmak isteyen arkadaşlarımız çıktı. Bir engel yoktu, kimse hürriyetimizden yoksun bırakmadı. Rektör içeride çalışıyordu, bize çıkabilirsiniz dedikten sonra çıktık. Davaya katılmak istemiyorum” dedi. Olay gününe ait görüntülerin yer aldığı CD’nin mahkeme huzurunda izlenmesi talebinin gelecek celse değerlendirilmesine karar veren mahkeme, tanıkların hazır edilmesi için de süre vererek davayı 12 Aralık 2022’ye erteledi.

Onur Yürüyüşü Davası

Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022'de düzenlenen 9. Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan, aralarında bir gazeteci ile bir akademisyenin de olduğu 70 öğrenciye “polise mukavemet” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla dava açıldı. Boğaziçi Üniversitesi Onur Yürüyüşü Davası olarak anılan ve İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 1 Haziran 2023 itibariyle 55 kişinin savunması alındı. 

Davanın 23 Şubat 2024’te görülen üçüncü duruşması salonunun küçük olması nedeniyle İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Boğaziçi Üniversitesi'ne yazılan olay gününe ilişkin kamera kayıtlarının istendiği yazıya cevap gelmedi söylendi. Mahkeme, olay gününe ilişkin kayıtların istenmesi için yeniden müzekkere yazılmasına karar verdi. Üç sanık hakkında zorla getirme emri, iki sanık hakkında da yakalama emri düzenlenmesine de karar verilen duruşma 5 Nisan 2024 tarihine erteledi.

5 Nisan’da görülen dördüncü duruşmada, savcının esas hakkında mütalaasını açıkladı. Savcının öğrencilerin cezalandırmasını talep etmesi üzerine sanık avukatları savunma için süre istedi. Türkiye’de bulunmayan iki öğrencinin de yurt dışında savunma vermesi için karar alındı. Dava 4 Ekim 2024, saat 10.00’a ertelendi.

8 öğrencinin yargılandığı dava

Eylemler sırasında rektörlük binasına plastik şişe içerisinde boya attıkları iddiasıyla 8 öğrenci hakkında “kamu malına zarar verme" ve "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" suçlamalarıyla dava açıldı. Öğrencilerin 6 ay ile 7 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla yargılandıkları dava 1 Mart 2022’de İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. İlk duruşmada mahkeme tüm sanıkların adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 25 Mayıs 2022 tarihine ertelendi.

Davanın 7 Haziran 2023'te görülen duruşmasında karar çıktı. Mahkeme, dört öğrenciyi “kamu malına zarar verme” iddiasıyla ayrı ayrı 10’ar ay hapis cezasına çarptırarak cezalarını erteledi. Diğer dört öğrencinin ise beraatlarına karar verildi.

İzmir davası

Emek ve Demokrasi Güçleri’nin İzmir’de düzenlediği basın açıklamasında gözaltına alınan Türkiye İnsan Hakları Vakfı çalışanı Aytül Uçar ile Emine Akbaba ve İrem Çelikbaş’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılandığı davanın dördüncü duruşması 2 Eylül 2022'de görüldü. İzmir 41'inci Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmayı İzmir Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube'ye bağlı polislerin de izlemesi dikkat çekti. Mahkeme heyeti, tanık polislerden birinin bir sonraki duruşmada hazır edilmesi için İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasını, olay gününe ait kamera kaydı olup olmadığının sorulmasını istedi. 

9 Aralık'taki duruşmada savcı mütalaasını okudu. Uçar, Akbaba ve Çelikbaş’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla cezalandırılması istendi. Mütalaaya karşı ek süre talebini kabul eden mahkeme bir sonraki duruşmayı 30 Aralık 2022’ye erteledi. 

30 Aralık'taki karar duruşmasında mahkeme Aytül Uçar'ın beraatına karar verirken, Emine Akbaba ve İrem Çelikbaş hakkında "cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 1 yıl 2 ay hapis cezası verdi, cezayı 11 ay 20 güne düşürerek erteledi.

Kukla davası

Temmuz 2023'te Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine rektör Naci İnci'nin şikayetiyle yeni bir dava açıldığı öğrenildi. 4 Ocak 2022’deki protesto sırasında öğrenciler, Rektör İnci, Rektör Yardımcısı Fazıl Önder Sönmez ve Nedim Malkoç’un kuklalarına yumurta atmıştı. İnci’nin şikayeti sonucu, öğrenciler hakkında kamu görevlisine hakaret suçlamasıyla dava açıldı.

 

  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından hazırlanan Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Tarafından Rektör Atanmasına Yönelik İtiraz Sürecinde Yaşanan Hak İhlallerine Dair Ön Değerlendirme Raporu için tıklayın. 
  • KONDA tarafından hazırlanan Toplumun Boğaziçi Üniversitesi Olaylarına Bakışı başlıklı araştırması için tıklayın. 

     

Yaklaşan Duruşma

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi