Gezi eylemleri patlak verdiğinde, Tayfun Kahraman TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanıydı. Taksim Dayanışması’nda aktif görev aldı. 5 Haziran 2013’te, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile yapılan görüşmenin ardından  Taksim Dayanışması adına taleplerini kamuoyuna açıklayan isimdi. Sonrasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmede de yer aldı. Kahraman, Gezi Davası’nda “Hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten” 18 yıl hapis cezası aldı. Yargı sürecinin devam etmesine rağmen şu anda Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. 

Tayfun Kahraman, Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden mezuniyeti sonrası aynı üniversitede kent planlama alanında yüksek lisans, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında doktora yaptı. 

2006-2010 arasında iki dönem TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu'nda sekreter üye görevinde bulundu, 2010-2019 arasında ise başkanlık yaptı. 2009-2014 arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Koruma Bölge Kurulu'nda uzman olarak çalıştı. 

Aynı zamanda 2014’ten bu yana görev aldığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde doktor öğretim üyesi. Son yerel seçimlerden sonra 2019’da İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olarak atandı.

2021’de yayımlanan kitabı “İstisna Mekân: Hukukun Eşiğindeki Kent”te, kenti istisnalar üzerinden anlamaya çalışıyor ve istisna mekânı kavramsallaştırarak kent çalışmalarında kullanılabilecek yeni bir kavram şeması ortaya koyuyordu.

Gezi eylemleri Mayıs 2013’te patlak verdiğinde, Tayfun Kahraman TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanıydı. Taksim Dayanışması’nda aktif görev aldı. 5 Haziran 2013’te, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile yapılan görüşmenin ardından  Taksim Dayanışması adına taleplerini kamuoyuna açıklayan isimdi. Sonrasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmede de yer aldı. 

Eylemlerden 5 yıl sonra, Kasım 2018’de, Gezi soruşturması kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü, Can Atalay’la birlikte Tayfun Kahraman'ı da ifadeye çağırdı.

FETÖ/PDY üyeliğinden aranan savcı Muammer Akkaş’ın topladığı delillerin de yer aldığı soruşturma 2019 yılında tamamlandı. 19 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gezi Parkı protestolarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında iddianamenin tamamlanarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletildiğini açıkladı. 4 Mart 2019 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi kendisine gönderilen iddianameyi kabul etti. 657 sayfadan oluşan bu iddianamede, aralarında 1 Kasım 2017’den beri tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın ve Kasım 2018’de gözaltına alınan biri tutuklu dört kişinin de (Çiğdem Mater Utku, Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi) yer aldığı 16 kişi, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ile suçlandı ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi. 

Davanın ilk duruşması 24-25 Haziran 2019 tarihlerinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti. Duruşmada hazır bulunan dokuz kişinin savunmalarını yaptığı duruşma sonucunda mahkeme heyeti Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesine ve hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına, davanın diğer tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun ise devamına karar verdi.

Savcı 6 Şubat 2020’de açıkladığı mütalaasında; 

  • haklarında yakalama kararı bulunan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi hakkındaki kovuşturmanın dosyadan tefrik edilerek haklarındaki yakalama kararının infazının beklenmesini, 
  • Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı’nın TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ” suçundan cezalandırılmasını, 
  • Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçunu TCK’nin 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla işlemekten cezalandırılmasını istedi.

Davanın 18 Şubat 2020’deki 6. duruşmasında Osman Kavala ve diğer 8 sanık hakkında beraat kararı verildi.

22 Ocak 2021’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, Gezi Davası’nda verilen beraat kararlarını kaldırdı. Daire, dava dosyasının yeniden incelenmek ve hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetti. Eksik delillerin sağlanması ile yargılamanın devamına karar verildi. Kavala’yı yargılayan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Şubat 2021’deki duruşmada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla açılan davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.

28 Nisan 2021‘de bir başka birleştirme kararı geldi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ iddiasıyla yargılanan ve ‘yurtdışında oldukları için’ dosyası ayrılan Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin ayrılan dosyalarının Osman Kavala’nın da yargılandığı ana dava dosyasıyla yeniden birleştirilmesine hükmetti.

28 Temmuz 2021‘de, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından beraat kararlarını bozmasının ardından Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığın, Gezi eylemleri nedeniyle yargılandığı davanın, Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine onay verildi. Yargıtay, her iki davanın birleştirilmesini istemişti.

Birleştirilmiş davanın beşinci duruşması 21 Şubat 2022’de yapıldı. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, dosyalarına ayrılmasına karar verdi.

4 Mart 2022‘de mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, tutuklu yargılanan Osman Kavala ile tutuksuz sanık Mücella Yapıcı’nın, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Diğer sanıklar Çiğdem Mater Utku, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçlaması ile 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Davanın karar duruşması 22 ve 25 Nisan 2022‘de yapıldı. Mahkeme, Osman Kavala’nın hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir indirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasına,  Çiğdem Mater, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi. Kahraman’la birlikte Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden Can Atalay o gün tutuklandı. Tayfun Kahraman şu anda Silivri Cezaevinde. 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3'ncü Ceza Dairesi, 28 Aralık 2022'de Kahraman'a verilen 18 yıl hapis cezası kararını yerinde bulduğunu açıklayarak ona

 Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada verilen hükümlere ilişkin yapılan itirazı 28 Eylül 2023 tarihinde karara bağladı. 3. Ceza Dairesi,  ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçundan Tafun Kahraman'a verilen 18 yıl hapis cezasını onadı.